26 Şubat 2020 Çarşamba

MAZHAR OSMAN

--Sayın Mazhar Osman, psikiyatri doktoru olmanız sebebiyle sizin için de deli diyorlar..
--Başkalarının benim için deli demesi önemli değil. Benim  biri için deli demem önemlidir.

Faşizm ne demektir?

Saf bir Alman köylü faşizm ve nazi hakkındaki konuşmalardan bıkmış. ''Bu işin aslını öğrensem öğrensem Hitler den öğrenirim'' diyerek çıkmış Hitler'in karşısına..
--Faşizm nedir? Bana anlatsana demiş.
Hitler, adamın cesaretine hayran kalarak tüm samimiyetiyle
--Bak demiş. Şu camdan bakınca ne görüyorsun.
Adam'ın baktığı yerde tek bir asker vardır.
Hah demiş Hitler. Faşizm sayesinde o asker bin olacak, yüz bin olcak, milyon olcak.
sonra başka bir tarafı göstermiş
--Burada ne görüyorsun.
--Bir tank.
--O tank çoğalacak. Bin , yüzbin, milyon olacak. Şimdi git öğrendiklerini arkadaşlarına anlat demiş. Köylü eve döndüğünde yakınları 
--Nasıl, öğrenebildin mi Faşizm neymiş? dediklerinde onları pencere kenarına götürür. Ne gördüklerini sorar..Dışarı da bir dilenci vardır. köylü konuşur.
--Bu dilenci bin, yüzbin , milyon tane olacak der.
Başka tarafa dönderir onları. Orada da sakat  bir asker vardır. O da çoğalacaktır. Bir başka pencereden daha bakmalarını ister. sorar
--Ne görüyorsunuz?
--Mezar derler.
--Hah işte. O mezar bin, yüz bin milyon olacak. Faşizm bunu gerektirir.

Neriman Köksal ve İsmet İnönü

Neriman Köksal, sinemada işler bozulmaya başlayınca, bir ara şarkıcılığa da niyetlenmişti. İşte o şarkıcılık döneminde, Neriman’ı Cumhuriyet Halk Partisi’ninbalosuna davet ediyorlar. İsmet Paşa’nın son dönemleri… Paşa iyice yaşlanmış, çökmüş. Sırası gelince Neriman sahneye çıkıyor. Önce, İsmet Paşa’yı ne kadar sevip saydığını, dilinin döndüğü kadar anlatmaya çalışıyor. Sonra ‘Şimdi’ diyor, ‘Programın ilk şarkısını sevgili Paşa’mıza ithaf ediyorum.’ Sevgiyle Paşa’ya bakıp Paşa duysun diye sesini yükselterek, ‘Paşam sizin için söylüyorum’ diyor. Salonda alkış kıyamet, Paşa memnun. Saz şarkısının girişini yapıyor ve Neriman başlıyor; ‘Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin.’ Salonda garip bir sessizlik… Nihayet şarkı bitiyor. Salonda gene çıt yok… Üstelik salondakiler bakışlarını Paşa’dan kaçırıp öfkeyle Neriman’a bakıyorlar. Şarkıyı duydu mu duymadı mı bilemem, bir tek Paşa alkışlamaya başlıyor Neriman’ı. Neriman ‘Ne oldu anlamadım vallahi’ diyordu. ‘Şarkı klasik bir şarkı, sesim de o kadar fena değil. Siz anladıysanız bana da anlatsanız n’olur.’   ATIF YILMAZ

19 Şubat 2020 Çarşamba

Kır-şehir

Anadolu da bir kahve de 2 devrimci grup tartışmaktadır.
Biri,
--devrimin yolu kırlardan geçer. Kır lar da iyi örgütlenme yaparak, tüm ülkkeye yayılmalıyız derken
diğerleri
--Aslolan şehirlerdir.Şehirleri ele geçirenler zorlanmadan kırsala yayılabilirler demektedirler. Konuya kulak kabartan bişr yaşlı söze girer.
--İkinizin de dediği doğruysa devrim KIRŞEHİR den başlayacak demektir.

Rusya da Yahudi

İki Rus, iki Musevi’yi dövdükleri için mahkeme karşısına çıkmışlar. Hâkimin, «Neden bu Musevileri dövdünüz?” sorusuna şöyle yanıt vermişler: «Sayın hâkim, bir şişe votka içtik, televizyon haberlerini dinledik. Duyduk ki, Yahudiler Gazze’yi ele geçirmişler. İkinci şişeyi içtik, yeniden haberleri dinledik ve gördük ki Süveyş Kanalı da onların elindeymiş. Votkamız bitti, aşağı indik, marketten yeni bir şişe aldık. Hemen orada onu bitirdik ki, bu adamları metro istasyonunun önünde gördük. Yani o kadar kısa sürede memleketimize ulaşmışlar, ne yapalım, vatanımızı korumalıydık!! 

15 Şubat 2020 Cumartesi

inek ve mübarek

1970’lerde Mısır marketlerinde bu gülen inekli paketleri görenler basmış kahkahayı: Ya, bu inek Mübarek’e benziyor.
Her yere yayılan kıkırtı sesi Kahire’deki saraylara kadar ulaşınca ülkede La Vache Qui Rit’nin satışı yasaklanmış. Ama muhalifler aralarında (eğer üçüncü kişi jurnalci değilse) Mübarek’ten hâlâ “inek” diye bahsetmekteler...
Pek çok fıkrası da var bunun. Mesela Kahireli bir taksici arabasına binen yabancıya sormuş. Ya anlamadığım bir şey var. Bu Hindistan Cumhurbaşkanı Rajiv Gandi geçen bir toplantıda bütün liderlerle tokalaşıp neden bizim Mübarek’in önünde eğildi, biliyor musun?

stalin ve para


1930’ların ortalarında Bolşeviklerin Politbüro’sunda hararetli bir tartışma dönüyordu: Komünizmde para olacak mıdır olmayacak mıdır? Solcu Troçkıstler paranın olmayacağını, çünkü paraya yalnızca özel mülkiyetli toplumlarda ihtiyaç duyulduğunu, Buharin'in sağcı taraftarlan ise komünizmde elbette para olacağını, çünkü her karmaşık toplumun ürünlerin mübadelesini düzenlemek için paraya gereksinim duyduğunu iddia ediyordu. En sonunda, Stalin Yoldaş devreye girip Solcu ve Sağcı sapmaların her ikisini de reddettikten sonra, hakikatin karşıtların üst bir diyalektik sentezi olduğunu iddia etmişti. Diğer, Politbüro üyeleri ona bu sentezin nasıl bir şey olduğunu sorduğunda, Stalin sakince şu cevabı vermişti: “Para olacak ve para olmayacak. Bazısını olacak, bazısının olmayacak

kadın

Erkeklerin acınası dünyasını öğrenmeye kadınların gücü yetmez.Aklı sırları da ermez. Bunların sanatları da ,ilimleri de, edebiyatları da kendilerine göredir. En azılı kadın düşmanı bile'' köylü güzeli'' diye şiir yazabilir mesela.Bir çingene gördü mü kaçacak delik arayan bir faşist , ''Çingene kızı' na şiirlerinde övgüler düzebilir.
Erkek dünyasında ki sıkıntı burda zaten.Edebiyatlarının sanatsal yapıtlarının öznesi olan  ''kız', kendi fantezileri ile yarattıkları kız'dır.'. Kendilerinin istediği kadar Asi, kendilerinin sınırlarını belirlediği kadar özgür Kendilerinin istediği kadar masum.
 Erkekçe bakış açısına sahip dünyanın daha alt tabaka erkekleri ise bir yandan kadın bıçaklayıp , öte yandan posta gazetesinde aşk şiirlerini sergileyebilirler. 
sıkıntı yok. İnsanı sevmeyen,insanca davranışı beceremeyenler, kendi hem cinslerini ancak bir toplumsal olayın yada  bir mağduriyetin kahramanı ise şiirlerine konu edinenler sayesinde en övülesi aşklar Lavinya'nın, Maria'nın, Chan chi'nin oluyor. çin'li adam diye şiir yazamayanlar çin'li kız, Kızılderili kız, eskimo kız, japon güzeli, köylü dilberi tadında  Ayşe'nin,,Silvia!nın,,Nataşa'nın , aşklarına talip oluyorlar.
bir şey değil, şiir'e yazık oluyor.

13 Şubat 2020 Perşembe

sol ve gecekondu

12 eylül de idam edilmekten son an da kurtulan bir devrimci ropörtajından:
--Neden idam cezası aldınız?
--Yoksulların gecekondu yapmasına yardımcı olduğum için.
--Bugün olsa gene yapar mısınız?
--Yapmam.
--Neden?
--Evleri yokken bizimle yürüyorlardı.Evi yaptıktan sonra bizi tanımadılar bile.

Halikarnas Balıkçısı ve kraliçe

Mausoleum'un Londara da Brıtısh Museum da olmasına çok kızan Halikarnas Balıkçısı, İngiltere Kraliçesine mektup yazar.
--Mausoleum'u bize vermelisiniz.Çünkü o ancak Arsipel mavisinin önünde güzeldir.
Aldığı cevaba ise çok kızar.
--Mausoleum'u size iade etmemiz mümkün değil.Ancak bulunduğu yeri Arsipel mavisine boyadık.

Aslan Arnavut

Arrnavut’un biri öldürdüğü fare'nin yanın da oturmaktadır..  Gelip geçenler fareyi gördükçe sorarmış;
“More kim üldürdü bu farayi?”
“More kim üldürdü bu siçani?”
Arnavut’tan  ses yok.
Derken bir yolcu geçerken sormuş.
“More kim üldürdü bu aslani?”
Arnavut göğsünü şişirmiş;
“More ben üldürdüm o aslani (İzzet Karasu- Balkan günlükleri)

Muhalif kitapçı

Macaristanda, bir kitapçı yeni yayınlanan kitapları vitrine yerleştiriyor. Kitaplar isimlerine göre şöyle sıralanmıştı.     
—Moskova’dan uzakta
—Gökdelenlerin gölgesinde
—Yabancı bir ülkede
—Yaşamak istiyor musunuz?  

Komünizmin patatesi


Bir siyasi komiser, Rusçuk halk komiserinden patates ürünü hakkında bir rapor istemişti. Köylü başladı anlatmaya:
- «Rejimimizin üstün başarıları sayesinde muhteşem bir patates rekoltesi elde ettik. Yetiştirdiğimiz patatesler üst üste konsaydı. Tanrı’nın ayaklarına erişecek bir dağ meydana gelirdi.»
-- «Sersem, o ne demek? Tanrı var. mı ki?
Köylü bir an ne diyeceğini şaşırdı. Ama kendisini çabucak
topladı:
- «Haklısın yoldaş komiser, ama zaten o kadar patates de yok.» .

PAKİSTAN DA ADALET

Pakistan da mahkeme sonucundan memnun olmayan Adam 'a kadı
--kararı beğenmiyorsan bir üst mahkemeye müracaat et der.
Adam,:” Ama o senin erkek kardeşin, beni dinlemez ki “Kadı: “ o zaman müftüye git”,
Adam: “ o da senin amcan”,
Kadı: “ vezire git”
Adam:” o da deden”,
Kadı: “ krala git”,
Adam: “ yeğenin onunla nişanlı”
Kadı (öfkeyle çileden çıkmış bir halde): “ o zaman cehenneme git”
Adam: “ oraya da merhum baban hükmediyor. Benim derdime kulak vermez ki!”