30 Ekim 2021 Cumartesi
3. ORDU
Şinasi Nahit Berker, 1960 martında yedek subay olur. Erzurum'a kura çeker. Yol boyu içtiği tren yolculuğundan sonra Erzurum gar da iner. Hemen postahane ye gidip telgraf çeker.
Sayın İsmet İnönü, Pembe köşk Ankara.
Paşam üçüncü ordu emrinizdedir.
imza: Astegmen Şinasi Nahit Berker. (NAZIM ALPMAN )
26 Ekim 2021 Salı
MEHMET GÜRELİ DERGİSİ
Bana bir gün dergi teklif ettiler: Gazeteciler Cemiyeti’nden “Dergi çıkaralım” diyen iki adam geldi. Sözleştik. Benim de bir dergi vardı elimde, koydum masaya. Rakı içiyoruz. Bardağını benim derginin üstüne koydu mu adam? Dedim ki; “Sizle dergi çıkarmam!” “Niye?” dediler. “Bunun üzerine bardak koyan adamla dergi çıkarılmaz!” dedim. Adam hala “Bu kadar takıntı olur mu?” falan diyordu. MEHMET GÜRELİ
FİDEL VE DUYGU ASENA
Leyla Umar artık “yakın arkadaşı” olan Küba liderine Duygu Asena'yı takdim ediyor:
-Fidel, bunun çok satan bir kitabı var ama nasıl, baştan sona seks!..
Castro gülümseyerek Duygu’ya dönüyor:
-Hanımefendi otobiyografinizi mi yazdınız? NAZIM ALPMAN
18 Ekim 2021 Pazartesi
AHMET SEZGİN VE AŞIK VEYSEL
"birgün ankara radyosu'nda yurttan sesler programı öncesi sigara molası verildi. programın konuğu aşık veysel. veysel'e şöyle bir baktım ve oturduğum yerde nota kağıtlarından birine veysel'in resmini çizdim. yanımda oturan saniye can kağıdı kaptı elimden, sarısözen'e götürdü.
hoca;
-"veysel, senin resmini yapmış sezgin" dedi veysel'e dönerek kağıdı uzatır gibi yaptı. veysel elini uzattı, kağıdı aldı, bakar gibi yaptı. benim oturduğum yere doğru döndü ve dedi ki;
-"sezgin çok güzel yapmışşın amma gozlerini kapalı yapmışsın." AHMET SEZGİN
13 Ekim 2021 Çarşamba
EĞE OTLAKÇISI
Denizlili biri,tarla komşusu ile konuşmaktadır.
--Üsen,kibridin va mı,kibridin?
-Olma mı len. Va tabi.
--Tütünün de va mı?
--Gömüyon mu len? Cigara içip durum ya!
--O zaman senin kaadın da vadı..
--He ya.
--O zaman ben sarmasını bilmeyon. Bana bi cigara sarıvecen mi?
Adam sabır çekip, sigarasını sarar verir. Otlakçı derin bir nefes çektikten sonra söylenir.
--Len Üsen abe! Bana cigarayı bırak deyolla. Sence de bıraken mi?
Üsen, öfkeyle konuşur:
--Kibridi elden, tütünü elden, kaadı elden,sarması elden olunca neye bırakcen olum ! Savırttırıve gitsin.
HEY GİDİNİN EGELİSİ
GAZİ 'NİN ÖFKESİ
3 EYLÜL 1922, öDEMİŞ'İN KURTULUŞU. Bir kurtuluş gününde o zamanlar sağ kalan yaşlıca bir gaziyi o günleri anlatması için kürsüye çağırırlar.
--Arkıdeşle.. Gadeşlee
A..godumun düşmenin elinden çok çekdik.Gappanalıla da merhamet yokdu.Bakdık olcek yok.Dağa gaçtık.Ordan da orduya gatıldık. Neyisem. Afyon cephesinde biz düşmeni yendik.Onna gaçıyolla,biz govalıyoz.Ben bağırıyon.
--Gaçmeyin len..na goduğumun cavırları..Anasını s...n deyyusları, buraları sahipsiz mi sandınız len?
Gazi anlatıkça coşouyor, costukça küfür ediyor. Sonuda kaymakam dayanamıyor. Yanındakilere
--Valla bizim gazi iyice coştu. Küfür yemeden bir indirmeye çalışın '' diyor. HEY GİDİNİN EGELİSİ
GÜLGÜN'ÜN GEZİSİ
K yerine G kullanılmaması üzerinde duruyordu yeni öğretmenimiz.
--Gonya denmez, Konya denir.Gavun denmez; Kavun denir.Geçi denmez, Keçi denir.
konuşması bitince derse başladık.İşleyeceğimiz metnin sayfasını açtık. Bana ,
--Metni sesle oku bakalım dedi.
Metin,
'' Gülgün'ün gezisi idi.
Gülgün o gün geziye gidecekti.Uygun bir giysi seçmeye çalışıyordu ''
Öğretmenimin anlattıklarını anladığımı göstermeye başladım.,
--Külkünün kezisi..
Külkün o gün keziye kidecekti. Uykun bir kiysi seçmeye çalışıyordu.
Kahkahalar dün gibi aklımda.SAADETTİN ÖZTÜRK
11 Ekim 2021 Pazartesi
ERZURUM
Bir dervişe "nerden geliyorsun" demişler.
"Kar rahmetinden geliyorum" demiş.
"O ne diyardır" demişler.
"Soğuktan ere zulüm olan
Erzurum'dur" demiş.
"Orada yaz olduğuna rast geldin mî" demişler. "Vallahi, 11 ay, 29 gün sakin oldum. Halk hep yaz gelecek dediler. Ben göremedim" demiş. EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESINDEN SEÇMELERİ
siyasi film
Birkaç arkadaş karar vermişiz Güneş Sineması’na gideceğiz. Varıyoruz, afişlerin yapıştırıldığı duyuru tahtalarının yanına, tahtalar bomboş. Bir anlam veremiyoruz, soruyoruz birbirimize,
“Yahu neden boş burası acaba?”
Tam karşıda Halk Müziğimizin dev sanatçılarından Mükerrem Kemertaş’ın delidolu kardeşinin kundura onarım dükkânı var, dükkânın önünde duruyormuş deri iş önlüğü ile, oradan bağırdı bize:
“Gardaş, orda bu akşam film yok, Erbakan oynir…”
“Erbakan mı?”
“He ya… Gonuşma yapacah orda…” Dayanamayıp diyorum ki:
“Ben de sandım ki o da film çevirmiş…”
“Ohooo, O ne filmler çevirecah, hele bekleyin…” CAZIM GÜRBÜZ
felsefe 'yi özümsemek
oğlu çınar oskay yazdığı yazıda bir anekdot aktarmıştı. ünsal hoca 1984'te paris'e gittiğinde walter benjamin'in evini çevreleyen zincirden atlamış ve onun çalışma masasına oturmuş. masaya, kâğıtlara dokunmuş, koklamış üzerine bir de ağlamaya başlamış. polis, ünsal hocayı gözaltına almış, haber vermek için arkadaşlarını arayarak "burada uslu efendi bir adam var ama sanırım akıl hastası demişler."
neyzen hamamda
Bir gün Neyzen arkadaşı çaycı Hacı ile İbrahim Pasa Hamamına gitmişlerdi. Keyif bu ya, İki dost ufak bir damacanaya papazın düzü denilen rakıyı doldurttular. Rakıyı da kurnalardan birine döktüler, başına geçip taslarla içmeye başladılar.Neyzen çaldı, Hacı okudu. Üçüncü gün peştamalları da attılar. Çırılçıplak, ney çalarak, okuyarak, şiir söyleyerek günü geçirdiler. Hamamın sıcaklığı da onları bol bol terletiyor ve bu yüzden içki tutmuyor, adamakıllı sarhoş olamıyorlardı. Ne yapmalı? Neyzen hemen kararını verdi, sırtına bir peştamal alarak sokağa fırladı. Direkler arasındaki Sokrat eczanesine koşarak büyük bir sise eter aldı. Hamama dönünce eteri, rakıyı kurnaya döker. Başlarlar içmeye.Taslar çoktan kurnanın dibinde, rakının içinde, kim çıkaracak? Esasen tasa ne hacet var, beygir gibi eğilip içmek dururken??? eğilip lakır lakır içerler. Bu cümbüş dört gün sürer. Nasıl oluyorsa, iki kafadar Adem, Havva, Şeytan ve Cennet hakkında bir bahse, bir münakasaya giriyorlar.İki çıplak Adem in cennette nasıl gezdiğini, elbisesini, donu olup olmadığını konuşuyorlar. Ve nihayet Adem inde cennette kendileri gibi çıplak yaşadığına hükmediyorlar. Madem ki Adem Babamız çıplak gezerdi, onlar niçin gezmesin?"Gezerim, gezemezsin" derken Neyzen fırlayarak "Ben gezerim, iste Şehzadebaşı'na gidiyorum!" diyerek hamamın kapısından sokağa uğruyor. Neyzenin çıkamayacağına inanan Hacı, belki dışarıda, soğuklukta gizlenmiştir düşüncesiyle Neyzen in peşinden -kontrol kaygısıyla- çıkıyor. Fakat Neyzen in sokağa çıktığını öğrenince, o da fırlıyor. Neyzen önde Hacı arkada, ikisi de çıplak, sakallar uzamış Şehzadebaşı'na kadar geliyorlar.
Şımartmayacan yazarları
Süavi Süalp, ilk zamanlar yazılarını götürdüğünde derginin patronu
--Sağol. Bırak oraya . Haftaya yine getir deyip işiyle meşgul olurmuş.Süalp odadan çıkınca deli gibi atılıp bıraktığı yazıları kahkalarla odadakilere okur,
--Harika bu herif . Harika diye bağırırmış. Kandemir Konduk
12 eylül cezası
O dönem yazdığım şiirler TKP nin sesi rayosunda yayınlanıca tutuklandım.1 yıla yakın yattığım CEZAEVinden yeni çıkmışım. Karakola çağırdılar. Karadenizli bir komiser
,--Ula ne pok yedin Antalya da diye karşıladı.
Hayatımda Antalyayı görmemişim. Sonrasında anlaşıldı ki;başkaca ceza verilemeyince sıkıyönetim mahkemesi Bana 1 ay Antalya ya gitmeme cezası vermiş.Tamam dedim. Bir ay boyunca her gün karakola gidip imza verdim. İmzamı bitirdiğim günün ertesi
--Ne varmış bu Antalya da bir gidip göreyim diyerek Hiç aklımda yokken Antalya ya gittim. REİS ÇELİK
Yerli Robin Hood
MUAMMER Hacıoğlu, şairliği yanında tam bir hayat adamıydı.Arada maliye, polis geceleri düzenler. Bu biletleri esnafa satardı. İşin iç yüzünü kendi anlatıyor.
--Bu geceleri takvimden ayarlardık.Ya Ramazanın ilk gecesine, ya kandil gecelerine denk gelecek şekilde 2 ay önceden biletleri basar dağıtırdık. 300 davetiye basılmışsa 40- 50 kişi ya gelir ya gelmezdi.Paranın gerisi bize kalır. Sonra hapisten yeni çıkmış, işsiz kalmış tm garibanlarına ya sofra kurulur ya koltuk çıkılırdı. GELDİM GÖRDÜM ÇOK GÜLDÜM
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)