27 Eylül 2023 Çarşamba
SEVGİ DE ŞÜPHE OLMAMALI
Kadın kırkıncı evlilik yıldönümünlerinde kocasına sormuş: 'Beni seviyor musun? Bana asla beni sevdiğini söylemiyorsun.' Adam gayet sakin bir şekilde, 'Evlendiğimiz gün, sana seni sevdiğimi söylemiştim. Durumda değişiklik olursa sana haber veririm,' demiş. Kahve Kokulu Hikayeler,
KADI 'NIN DA ZAYIFLIĞI
Bir Tacir'in bin altınını yürüten Hırsız, Kadı'nın önüne çıkarıldı."Kafanı uçurmamam için bir neden göster," dedi Kadı."Parayı almaktan başka seçeneğim yoktu sayın Yargıç," diye karşılık verdi Hırsız. "Çünkü Allah beni öyle yaratmış.""Savunman sağlam ve akıllıca," dedi Kadı. "Seni beraat ettirmem gerekiyor. Ama ne yazık ki Allah, beni de senin kelleni almak için yaratmış... Yine de, çaldığın altınların yarısını bana verirsen durum değişebilir. Çünkü Allah beni aynı zamanda biraz zayıf iradeli olarak yaratmış."
MÜSLÜMAN OLMANIN BEDELİ
Müslümanlığı kabul eden fakir bir Hıristiyan için yardım toplanıyordu. Hasırcızâde de o dönemde "gazi" adı verilen altınlardan iki tane vererek katıldı yardıma ve şu dizeyi söyledi:
Müslüman oldu bir kafir, şehit oldu iki gazi
Enver Ercan
HALAYIĞIN DİNİ
Râgıp Paşanın güzel bir halayığı varmış. Haşmet, Râgıp Paşaya misafir geldikçe bu halayık kahve getirir. Haşmet de ona sulanırmış. Zaten işin farkında olan Râgıp Paşa halayıkı çağırıp naz ve işve ile Haşmet sulandıkça parasını, değerli eşyasını ve en sonunda teslim olmak için dinini, im anını istemesini tenbih etmiş. Halayık, paşanın dediği gibi yapmış.Haşmeti bir bir soymuş. Nihayet halayık demiş ki: «Ben sana teslim olurum amma cahil bir kızım ; dinden, imandan haberim yok. Ölürsem imansız gitmiyeyim. Bana dinini, imanını ver!» Bunun üzerine Haşmet heyecanla ayağa kalkarak «Vallahi de yok, bil’âhi deyok» demiş. Kapıdan dinlemekte olan Râgıp Paşa içeri girerek «Neyaptın Haşmet?» diye sorunca Haşmet «Ne yapalım Paşa Hazretleri? Var desem onu da alacak. Onun için yok dedim» demiş.
22 Eylül 2023 Cuma
PARA MAHCUBİYETİ ÖNLER
ahmet haşim'e birileri bir çeviri işi vermiş. o da özene bezene yapıp ilgili kişiye teslim etmiş. adam, "aman ne mahcup olduk, ne kadar zahmet verdik, mükemmel de olmuş" filan deyip duruyormuş. uzattıkça uzatmış. haşim de nihayet dayanamayıp "yeni bir icat çıktı, onun sayesinde kimsenin mahcup ve minnettar kalmasına gerek kalmıyor" diye araya girmiş, adam da "neymiş ki bu icat?" diye sorunca, haşim cevabı yapıştırmış: "para!"
GÖZALTI TESELLİSİ
Melih Cevdet Anday ve komsu avukat Gülçin Çaylıgil’in de Moda’da oturdukları bir tarihte, askeri dönemlerden birinde, bir gün sıkıyönetimi solcuları toplarlarken askeri araç önce Melih Bey’in evine gitmiş, onu almış, ardından da Gülçin Hanım’ın evine gitmişler, Gülçin hanımın sıkıyönetim aracına binmesini pencereden izleyen annesi Melih Bey’i de araçta görünce seslenmiş:
--Siz de mi oradasınız Melih Bey? Ah ne sevindim, ne sevindim bilemezsiniz.
19 Eylül 2023 Salı
KLASİK BABA
Seksenli yılların başlarıydı. Ankara’dayız. Rahmetli Özal bir resepsiyon vermişti. Askeri erkan ve yabancı diplomatlar katılmıştı. Birkaç kişilik bir grup Özal’ın yakınında sohbete dalmıştı. Gruptaki yabancı diplomatlardan biri “hani sizin iki siyaset adamınız vardı; biri romantik diğer klasik, ne oldu onlara ?” diye sordu; rahmetli Ecevit ile Demirel’i kastederek. Leyla hanım (rivayet olunur ki bayan Umar) söze atlayıp şöyle cevapladı: “Romantik’in romanı gitti, tiki kaldı. Klasik’in de klası gitti...” Sözlerini tamamlamaya fırsat kalmadan yanında duran bir diplomatımız “Aman ha! Leyla hanım, Özal böyle sözleri sevmez” diye uyarınca Leyla hanım sözlerini şöyle sürdürdü: “Klasik’in de klası gitti, kalanına da biz baba diyoruz“…” MUSTAPA COPCU
18 Eylül 2023 Pazartesi
3.CÜ ŞAİR
1958’de Brüksel’de "Dünya Şairler Konferansı"na davet edilir Cevat Şakir. Dünyanın bütün ozanları oradadır! Konferans Başkanı, şiirin "Dünyayı düzene sokacak tek güç" olduğunu anlatır. Sonra Oxford mezunu Balıkçı’yı kürsüye çağırır. Mikrofon başına geçer ve usuna gelen ilk tümceyi söyler Balıkçı: "Tarih, üç büyük şair yazmıştır: Homeros bir, Dante iki!" Susar… Salondan haykırmalar:
– "Peki, üçüncüsü kim?
– Ben nereden bileyim; herkesin üçüncü şairi başka, belki de kendisidir!"
8 Eylül 2023 Cuma
PEZEVENK BİLGİN
bnül-Emin Mahmut Kemal'i tanıyanlar pek iyi bilirler ki o, yanında kendisinden daha yüksek birinin methedilmesine aslâ tahammülü olmayan bir insandı. Bir gün bir müsteşrik ziyaretine gelir. Konuşurlarken der ki:
«Bana Almanya'dan gelirken Türkiye'de bilgin olarak iki kişi tavsiye ettiler»
İbnül Emin kıskançlıkla derhal sorar :
—Kimmiş o pezevenkler?
Osmanlıcayı iyi bildiği halde bu küfür kelimesini bilmiyen şarkıyatcı bilgin gayet masum şu cevabı verir:
— Biri Fuad Köprülü, öteki siz. HİCİV MİZAH ANTOLOJİ H.Y
DİLENCİ HÜKÜMET
Memurların maaşı çıkmadığı zaman bağıran, köprüden geçenlerden para alınmasının ilk defa aleyhinde bulunan Eşref'tir. (Hasbihal) adlı kitabında, köprü parasından şöyle şikâyet ediyor:Ahali köprüden on para vermezse geçirmezler,Ne feyz ummaktayız böyle dilenci bir hükümetten?..HİLMİ YÜCEBAŞ ŞAİR EŞREF
ABDEST SUYU
“Bektaşîlerden biri, içkinin yasak olduğu devirde, bir şişe şarap almış. Cübbesinin altına saklamış giderken padişah rast gelmiş:
‘Nedir o cübbenin altındaki?’ diye sormuş. Bektaşî de ‘Abdest suyu sultanım’ demiş. Padişah ‘Çıkar bakalım, şarap olmasın’ deyince Bektaşî ‘Padişah hürmetine şarap ol yâ mübarek’ diyerek şişeyi çıkarır. Padişah bakar ki şarap. ‘Şimdi de su yap bakalım’ der. Bektaşî ‘Ben bu kadarını yaptım. Nüfûz-ı padişahî büyüktür. Ötesini de siz yapınız sultanım’ der.” (Yıldırım, 1999: 174)
SATRANÇ HAKEMİ BEKTAŞİ
Kibardan bir zat bazı nüdemâsıyla bir gün oturup satranç oynamaktalar iken bir taşın hareketinde ihtilâf zuhur eder. Esasen haksız olan sâhib-i hâne huzzâra hitâben:
- Yahu, siz de seyr ediyordunuz. Kim haklı ve kim haksızdır, söyleyiniz, der ise de kimse ses çıkarmaz. Tam o sırada zürefâdan bir Bektaşî babası odaya girer ve:
- Paşam, siz haksızsınız, der. Paşa hayretle:
- Baba efendi, siz henüz geldiniz. Bir şey görmediniz, demekle, baba:
- Eğer siz haklı olsa idiniz bu kadar cemâat sualinize karşı sükût etmezlerdi. Onların sükûtlarından anladım ki siz haksızsınız.(Yıldırım, 1999: 248-249)
6 Eylül 2023 Çarşamba
KİTABI İSMİ SATTIRMAMALI
Abdülhak Şinasi Hisar'ın yazdığı bir eserin adı önceleri ‘‘Çamlıca'daki Deli Eniştemiz’’ imiş, sonra bunu sevimsiz bularak çıkarmış.
Refik Halit Karay, ‘‘Keşke çıkarmasaydın Şinasi!.. Daha iyi olurdu’’ demiş.
‘‘Niçin’’ diye sormuş Hisar.
Karay da, ‘‘Kitabın adı eğer Çamlıca'daki Deli Eniştemiz olsaydı, bu kitap daha çok satılırdı!.. Bir kitabın içinden önce, dışındaki adı çekici olmalıdır!.. Bizdeki okuyucu çoğunluğu, Deli Eniştemiz adını daha çok tutardı’’ diye sözlerini sürdürmüş.
Hisar şu yanıtı vermiş:
‘‘Teyatral ad koyarak, kitap sürümünü, ancak aşağı tabakadan yazarlar düşünebilir!..’
YOKLUK BÖYLE BİR ŞEY
pencere önünde oturup dışarıyı seyretmeye başladım. Pencerenin önü, kolordu hayvanlarının yükletilip boşaltıldığı genişçe bir meydan idi. Bir sürü kadın; havadan fırsat bulunca o meydana geliyor, bir şeyler topluyordu. Topladıkları, hayvan gübrelerindeki erimemiş yem taneleriymiş. Kadınlardan birine sordum Tavuklara mı topluyorsunuz?
- Tavuk mu kaldı, hey oğul! Onları öğütüp çorba, ekmek yapıyoruz.
Nasıl bir sefalet ve felâket içinde bulunduğumuzu bir defâ daha anladım. ALİ FUAT BAŞGİL-HATIRALAR
BOĞAZ'A KARŞI VİSKİ İÇENLER...
Sürekli boğaza karşı viski içip rahat yalılarında ahkam kesildiği söylenen grup içinde yer alan Murat Belge, bir gün şu şekilde karşılık verir.
--Seniha Cemal de aynı sözlerle karşılaştığında şöyle demiş.
Ne yani ekmek arası döner ya da dürüm yeseydim Osmanlı imparatorluğu batmayacak ya da Cumhuriyet güneşi daha mı parlak olacaktı?
ŞEYH KERAMETİ
Şeyh olarak anılan DP Bitlis Milletvekili Selahattin İnan Yassı adada yargılananlar arasındadır.… Başsavcı Ömer Altay Egesel, :“Şıh geçinirsin ama takriri sukun kanunu sen de kabul etmiş, lehinde oy vermişsin” der. İnan, “kanun oylanırken Londra’da hastanedeydim” cevabını veriyor…Egesel :“Burada olsaydın lehinde oy verecektin ama…”
Selahâttin İnan,:“Sayın Başkan, şıhlığı bana veriyorsun, kerameti kendine alıyorsun…”.
BA' DEMALI İSTİFA
“Dâhiliye Vekili Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, “insan hak ve özgürlükleri, demokratikleşme” bağlamında 60 yasada değişiklikler yapan bir paketi hazırlar ve götürüp Menderes’e sunar. Menderes ilgilenmez. Karaosmanoğlu bakar ki ciddiye alınmıyor, bir istifa mektubu yollar Menderes’e, mektupta şöyle denmektedir: “Birçok hadiseler ve fikir ayrılıkları hükümette bâ’dema beraber çalışmamızın mümkün olmadığını bana göstermiştir.”
Aradan bir süre geçer, Menderes çağırır Karaosmanoğlu’nu, Mili Savunma Bakanlığı’nı teklif eder. Karaosmanoğlu istifa mektubundaki o “bâ’dema” sözcüğünü anımsatır, yani “Bundan sonra sizinle çalışmamız mümkün değildir” demiştir, şimdi nasıl çark etsin, sözünü yesin? Menderes güler, “Olur olur, onun da kolayı var, sen şimdi al o istifa dilekçeni, git aynı tarihli bâ’demasız bir istifa dilekçesi yaz getir bırak…” der… Karaosmanoğlu, Menderes’in yüzüne bakar, acı acı gülümser, “Bana müsaade Muhterem Başvekil” der ve çekip gider. CİHAT BABAN
HER DÖNEM LİYAKATSİZLİK
Liyakatsizlik bugüne özgüolmasa gerek. Tarihimiz de 19 yüzyılda da bununla ilgili bir fıkra yer alır.
...Behçet Efendi hekimbaşı, Şâni-zâde de vakanüvis olarak tayin edildikten sonra İzzet Molla’nın bu konudaki fikrini sorarlar. O da şu cevabı verir: “Devlet erkânının hâline bakın. Bir tarihçiyi hekimbaşı, bir hekimi de vakanüvis yaptılar!” (Yardım, 2016: 162).
SARHOŞ KİTAP
Sivri dilli şair İzzet Molla, İstanbul’dan Keşan’a sürülür ve burada Mihnet-keşân kitabını yazar. Başına gelenleri mizahi bir üslup içinde bu kitapta nazım hâlinde kaleme alır. Bir mecliste şu açıklamayı yapar:
“Benim Mihnet-keşân kitabımı okuyan sarhoş olur. Çünkü Keşan’da onu yazdığım zamanlarda içtiğim şaraptan üzerine birçok damla damlamıştır. Bu sebeple kitap da zilzurna sarhoştur, okuyanı da sarhoş eder. (Doç. Dr. Nilüfer Tanç)
MOLLA CÜPPESİ
Hırsızlığıyla şöhret almış bir kazasker, Molla’nın giydiği kolları uzunca bir cübbeyi vesile edip:
“Efendi hazretleri! Siz en yüksek makama sarılabilirsiniz, demiş. Kollarınız pek uzun.” İzzet Molla, yiyici kazaskeri nefretle süzüp,
“evet, kollarım uzundur” demiş. “Lakin ucunda sizin elleriniz olsaydı, muhakkak faydasını görür, zatıaliniz gibi zengin olurdum!” (NİLÜFER TANÇ)
SULTAN MAHMUT GÖZLÜĞÜ
Sultan Mahmud Hazretleri İzzet Mola’ya camsız bir gözlük ihsan eder. Molla gözlüğü gözüne takarak ve Edirne Kapısı tarafına doğru medd-i inzar ederek, “hüve’l-hallâku’l-bâkî” diye okumaya başlar. Hazreti padişah, “Efendi! Maşallah, pek uzakları görüyorsun!” deyince Molla, “Padişahım! Camları olsaydı levh-i mahfuzu okurdum” der . (Doç. Dr.NİLÜFER TANÇ))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)