ME'MUREYN

Bütçe görüşmelerinde , mazbata muhariri, me'murin(memurlar) kelimesimi ''me'mureyn'' ( 2 memur) diye okuyunca Akif, oturduğu yerden bağırır. --Me'mureyn olsa şekerle besleriz! MİTHAT CEMAL KUNTAY

KENDİ ADINA OLUNCA ...

Bir av köpeği bir gün tavşanın peşine düşer. Bir süre sonra yorgun düşer ve tavşanı yakalayamaz. Ve sonra tavşana sorar: - Senden daha güçlü ve daha hızlı olduğum halde beni nasıl geçebiliyorsun? Tavşan cevap verir: - Çünkü ben kendi adıma koşuyorum. Sen ise sahibinin adına koşuyorsun. KÖLELİĞİN İFLASI

BOŞ VAKİT

20. yüzyılın en büyük ekonomistine sormuşlar: --sizce 21. yüzyılın en büyük zorluğu ne olacak ? Gözünü kırpmadan cevap verirmiş üstat. --Boş vakit. GERÇEKÇİLER İÇİN ÜTOPYA

ROBOT AİDATI

Henry Ford'un torunu, işçi sendikası lideri Walter Reuther'e şirketin yeni, otomatize fabrikasını gezdirirken şakayla sormuş, "Walter, bu robotlara sendika aidatlarını nasıl ödeteceksin?" Reuther ise hiç duraksamadan yanıt vermiş: "Henry, asıl sen onlara arabalarını nasıl satacaksın?" RUTHER BERGMAN

BİRİ BAŞLATTI

…bir arkadaşım alman menşeili bir firmada çalışıyor. müşterilerinden biri de filistin-israil olayları hakkında pek çok kişi gibi aşırı duyarlı. müşterisi soruyor ki "sizin israille bir bağınız var mı" arkadaşın yanıtı."yok hocam ne alakası var zamanımda biz öldürdük bunları zaten" *

MAL ÇOK, İŞ YOK

Küçük kız babasına sorar, “Neden evimiz bu kadar soğuk?” Babası “Kömürümüz yok,” der. Kızı merak eder, “Peki neden kömürümüz yok?” Babası boynunu büker, “İşimi kaybettim”. Kızı merak etmeyi sürdürür, “Neden işini kaybettin?” “Çünkü çok fazla kömür vardı.”

ŞÜKÜR

Haccac bir bedeviyi kırbaçla dövmektedir. Ama bedevi Haccac'a inat her kırbaçta, " sana şükürler olsun ya Rabbi" bağırmaktadır.Eş'ab : neden sana 700 kırbaç attı biliyor musun? Bedevi : bilmiyorum. Eş'ab : O kadar şükretmenden dolayı 700 kırbaç yedin. İbrahim suresi 7.ayette şöyle buyurmuyor mu : şükrederseniz ziyadesiyle artırırım. Bunun üzerine adam şu şiiri okur : Ya Rabbi artırma istemiyorum, bu yüzden de şükretmiyorum. Eğer olduysa bir kusurum bunun için de af diliyorum. Ve senden rica ediyorum. Şükredenlerin sevabını da istemiyorum.

GÖREV GÖREVDİR

Temel, Cemal ve Dursun ormanda fidan dikme işinde çalışırlar. Temel kuyuyu açar, Dursun kuyuyu kapatır. Temel ve Dursunu görenler şaşırıp sorarlar: Ne yapıyorsunuz? Temel cevap verir: Ben kuyuyu açarım, Cemal fidanı diker, Dursun da kuyuyu kapatır. Cemal hasta olduğu için bu gün işe gelemedi. Cemalin işe gelip gelmemesi bizi ilgilendirmez der. Ben ve Dursun işimizi yapıyoruz.

SİSTEM BEDO

Havza’da, ‘Sistem Bedo’ adıyla bir yöntemi uygulamak istediler. Yabancı mühendisler ,kronometre tutarak, bir işçinin kazma kürekle, bir küfelik kömürü ne kadar zamanda ürettiğini hesaplıyorlardı. Ancak E.K.İ müdürü Bekir Vehbi Ergene bu çalışmaya isyan ederek Ankara’ya şöyle yazar; Belçika, Fransa gibi ileri teknikle çalışan ülkelerde Bedo sistemini uygulamak belki mümkündür. Lâkin makineye değil de doğrudan doğruya insan gücüne, onun her an değişebilecek verimine dayanılarak kömür istihsal olunan havzamızda bu sistemin hiçbir pratik değeri yoktur ve olamaz. ‘Sistem Bedo’, makinenin sağlayacağı verim yerine, insanın sağlayacağı verimi ölçmeye kalkışıyor. Sekiz saat çalıştırılan bir işçinin kronometreler tutularak dakika başına isabet eden randımanı ancak işçimizi yaralar MEHMET SEYDA

MEMUR FİŞİ

Yassı Ada duruşmalarında hakim Salim Başol, Istanbul valisi Erdem Yetkiner 'e memurların iktidarla ilişkisini soruyor. --Neden böyle sayın valim? Vali isyan eder. --Hakim bey ne bağırıyorsunuz? Ben devlet memuruyum. Fış gibi düşünün. Hangi prize sokarsanız ona göre çalışırım.

ADİ FIRSAT

Futbolun yeni yaygınlaşmaya başladığı dönem de bazı hakemler, penaltı konusunda pek isteksizdirler. Onlara göre ,penaltı, %90 golle sonuçlanan, Dolayısyla şövalyeliğe ve asalete sığmayan bir kuraldır.Penaltı yerine sıklıkla frikik verirlerdi.

AKTÖR HALICI

Erol Günaydın, Cahit Irgat ve Halit Çapın, pavyona giderler Bir konsomatris direk Erol Günaydın’a gider, yanağından bir makas alır ve “Ooo hoş geldin Erol Bey,” diyerek yanına oturur. Konsomatris Erol Günaydın’a adıyla hitap edince, sanatın halka inmesi konusunda oldukça iyimser fikirlere sahip, günün birinde sanatın halkı bilinçlendirerek devrime yol açacağına yürekten inanmış Cahit Irgat sevinçten dört köşe olur, “Konsomatris Erol Günaydın’ı tanıyor, demek sanat halka indi, demek devrim yakında,” diyerek sevinir, sevinçten ne yapacağını bilemez. Halit Çapın, konsomatrise sorar, “Erol Günaydın’ı nerden tanıyorsun?” Konsomatris, “Bunu mu, geçen gün Kapalıçarşı’da bana halı satmaya kalkıştı” cevabını verir. Meğer o sırada Erol Günaydın tiyatronun yanında ek iş diye bir halı dükkanında çalışıyormuş.

VATAN HAİNİ VE...

12 Eylül rejimiyle kavganın temsili Aziz Nesindi. Aziz Nesin, Aydınlar dilekçesi ile gündemde olduğu dönemde, Kenan Evren de boş durmuyor,yazar hakkında kamuoyu oluşturmaya çalışıyordu. -- Ne yapayım böyle aydını? Vahdettin de aydındı ama vatan hainiydi. Nesin, cevabını verir. --Vahdettin,aydın mıydı bilemem. Ama devlet başkanı olduğu kesindi.…

KÜFÜRLÜ FİLM

1920'lerin sonuna doğru bir ekip Çankaya'ya gider. Atatürk'ü konuşurken filme almaya başlar. Bu sırada birisi el kol işaretleri yapmaktadır. Adamcağız, 'Nutuk bitince alkışlayalım' demek istemektedir. Ancak bu hareketler Atatürk'ün dikkatini dağıtır. Kızar. Konuşmasını yarıda keser. Ve fena halde sinirlenerek şöyle der: --"Eş.......ler! Beni artist gibi buraya çıkarmışlar, alay ediyorlar. Böyle sinema olmaz." Ekipteki Alman operatör ise neler olduğunu anlamamış ve her şeyi kayda geçmiştir. Filmler banyo edilir. Montajı yapılır. Sonra da gösterilir. Atatürk filmi beğenmiştir. Üç kere izler. Bir başka bobinde ise Atatürk'ün küfürlü sesi ve görüntüleri vardır. Atatürk ona da pek güler. Eğlenir. Hatta bir kere daha izler. Bütün bunlar 50-60 kişinin önünde olmaktadır ( flimci İhsan İpekçi)

EŞREF'İN EŞŞEĞİ

II. Abdülhamid’in padişah oluşunun yıldönümünde, hükümet konağı avlusuna halk toplanmış, polisin müdahalesine rağmen halk tören mahalline daha fazla sokulunca, pencereden bunu gören vali, hiddetle:“Bu eşşek milleti durdurun!” diye bağırmaya başlamış. Bunu duyan Şair Eşref hemen valiye şu cevabı vermişti: "Erbab-ı mansıptan biri millete eşek demiş, Reddedilmez böyle bir söz amma pek can sıkar.. .Olsa da millet eşek, eşşek diyen bilmez mi ki: Sadr-ıazamlarla valiler de milletten çıkar!.."

MAVİ DUVAR

-Putin rüyasında Stalin’i görür. Stalin sorar: Sana nasıl yardım edebilirim? Putin yakınır: Ülkede her şey çok kötü. Ne yapmam gerekiyor? Stalin hiç düşünmeden cevap verir: Bütün bakanları kurşuna diz ve Kremlin’in duvarlarını maviye boya! Putin şaşırır: Tamam da neden maviye? Stalin: Tam düşündüğüm gibi. Herkes en çok onu merak edecek!

YARIM İMZA

1936 yılında Devlet Hava Yolları’nın Ankara Tayyare Meydanını ziyaret eden Atatürk’e gelecekle ilgili projeler aktarılır. Oysa meydanın mevcut durumunda çıplak arazi, bir kulübe, kenarları yabani otlar ve sazlarla çevrili iki kambur pist ve kömür cürufunun serpilmesiyle var olan taksi yollarıyla manzarası pek hazindir. Brifingden sonra Atatürk’ten şeref defterine anılarını yazıp imza atması rica edilir. Kalemi eline alan Atatürk çok uzun süre düşündükten sonra sadece bir “K” harfi yazar. Defter ve kalemi geri verirken “Şimdilik bir “K” harfi kâfidir. Bana vaat ettiğiniz işler yapılıp bittikten sonra imzamın geri kalan kısmını tamamlarım.” demişti RIZA ERÇEL

ÇEVİRİ YÜREK İSTER.

Milan Kundera anlatıyor. Batı dillerine çevrilen tüm eserlerim de bambaşka yazılar buluyorum. Bir gün yine çevirilerimi yapan bir yazar'a sordum. --Tek kelime çek'çe bilmiyorsunuz. Nasıl çeviriyorsunuz? --Yüreğimle dedi adam.

EKONOMİ BİLMEK

BİR mülakatta   iktisatçı ile görüşüyoruz. Kısa sohbette soruyoruz. --B.ü mezunusunuz. Tansu Çillerin öğrencimisin ? Tepkisi şöyle oluyor. --estağfrullah efendim. ben ekonomi bilirim. ERGUN SAV

BÖYLE DEVAM ET..

Bir yaşlı teyzeyle sohbete başlayan İl Başkanı, işlerin iyi gitmediğini gerekli bütün verilerle anlattıktan ve teyzeden her konuda onay aldıktan sonra oy istemiş. Yaşlı teyze, İl Başkanı’nın bütün eleştirilerine katılmasına, onun alternatif önerilerinin hepsini haklı bulmasına rağmen şöyle cevap vermiş: “Ben size veremem evladım, ben yine her zaman verdiğime vereceğim. Ama siz doğru yoldasınız. Böyle devam ederseniz ileride benim torunlarımdan oy alırsınız.”