17 Haziran 2025 Salı

LAİK AYMAZLIĞI

Bir sohbette... Birkaç eski bürokrat Özal’ı övdükçe övüyorlar. ‘’ Özal Anlayışlıydı. Ramazan ayında bir akşam yemekteydik. İçki içmek istedik. Özal siz bilirsiniz, içebilirsiniz dedi. Biz de içtik. Özal böyleydi. Yaşam tarzımıza saygılıydı.’’ Biri de demiyor ki, ’Siz de biraz saygılı olabilirdiniz. Oruç tutan bir Başbakan’ın bulunduğu masada içki istemekte nedir ŞEBNEM BURSALI

TARİH, KİMİ HAKLI ÇIKARDI?

Eski Suudi istihbarat başkanı Bender bin Sultan, anılarında kral Faysal ile Şah Rıza'nın mektuplaşmalarını anlatıyor. Kısaca şöyle diyor: Şah Rıza---Lütfen kardeşim,modernleş.Ülkeni dışarı aç, okulları karışık yap. Bırak kızlar mini giysin, disko aç, Dünya değişiyor. Yoksa tahtta kalacağının garantisini veremem. Faysal-- Majesteleri,önerileriniz için minnettarım. Size hatırlatabilir miyim, siz Fransa şahı değilsiniz,Elyesee de oturmuyorsunuz. İrandasınız, nüfusunu,un da yüzde 90 ı müslüman. Lütfen bunu unutmayın.

14 Haziran 2025 Cumartesi

OY VE ALKIŞ

--1950 ve 1960'ların en ünlü siyasetçisi 'Köylü Millet Partisi' lideri merhum Osman Bölükbaşı ve lâkabı da 'Tırt Osman' idi... En çok miting kalabalıklarını o toplar, ama en az oyu ona verirlerdi... O meşhur 'Düzce Mitinginde' tam 8,5 saat konuşmuş, en büyük kalabalığı toplamış ve onlara aynen şöyle demişti: "Eyy benim harmanı (samanı) bol, danesi kıt aziz milletim!.. Burada beni dinlerken aşka gelip de Rahman'ı (Allah'ı) alkışlarsınız, sandık başına gidince de şeytana oy verirsiniz!..'' demişti...

11 Haziran 2025 Çarşamba

EN KÖTÜ GÜN.

(Sırrı Süreyya'nın iyimserliğine dair Can Dündar dan bir anekdot ) Sırrı abi, Mamak günlerini anlatıyor. Jandarma ,tüm mahkumları soyarak 2 sıra yaparmış.Sonra sağlı sollu girişirlermiş.Salonun başındaan hücreye kadar.. b irgün Sırrı sona kalmış.Kafa göz yarık bir halde hücreye ulaşmış.Sonra kafayı kaldırıp, --En kötü günümüz böyle olsun arkadaşlar demiş.

19 Mayıs 2025 Pazartesi

İMZASIZ TABLOLAR

Günün birinde Picasso evde otururken bir arkadaşı gelir. Evin ön taraftaki salonunun kapısı aralıktır. O sırada Picasso da arka odadadır. Arkadaşı gelir, salonda sağda solda her yerde bir sürü tablo görür. Picasso arka odadan gelince arkadaşı Picasso'ya, "Üstadım bunları böyle burada bırakıp kapıyı açık bırakma. Bunlar çok değerli tablolar, çalınır." der. Picasso da, "Merak etme, daha hiçbirini imzalamadım." diye karşılık verir. CELAL ŞENGÖR

15 Mayıs 2025 Perşembe

KAN DAVASI

Köyümüzde uzun yıllardır sınır yüzünden yakın bir köyle kan davası vardı.müftünün, kaymakamın, siyasi parti temsilcilerinin arabuluculuğunda barış yapıldı. 3binin Üstünde katılımıyla barış yemeği verildi. Kaymakam, garnizon komutanı, öğretmen,müftü ,bir sürü kişiler geldi.yemekler yendi. Herkes öpüşüp barıştı. Misafirler konuşma yaptı.Garnizon komutanı da, --Helebir anlatın bakayım. Bu kan davası niye çıktı? dedi. AHMET MİR DOĞAN

İMRALI DA BALIK TUTMAK

10-15 sene önce, sahil güvenlikte görevliyim. Bir devriye gezisinde imralı adası açıklarında küçük bir tekne ile balık avlanıyor. Tekneye yanaştık. Yaşlı bir amca. Komutan, --Amca burada balık avlamak yasak. Başka yere git dedi. Amca, -'Ama balık var dedi. Biraz avlanayım,sonra giderim. Komutan, --Olmaz dedi. Yasak. --niye yasak? Su Allah'ın suyu di mi? --yav amca. Bu ada etrafında balık tutamazsın. Apo orda yatıyor. --Yatsın bana ne? Beykozda da Yuşa hazretleri yatıyor, ama balık tutmak yasak değil.( EMEKLİ ÖNCESİ)

5 Mayıs 2025 Pazartesi

ÖLENLERDEN KALANLAR

Mazlum Çimen, Ruhi su'nun oğlu Ilgın Su ve öldürülen savcı Doğan Öz'ün   oğlu Bengi Öz ile Nevzat Şenol'un yerinde.    oturrken komik birşey anlatıldı. Gülmeye başladık. Gülmenin dozu biraz artmış olmalı ki, arka masamızda oturan Tarık akan, Mümtaz Sevinç  Arif keskiner ile Nevzat Şenol  bize bakarak ağlıyorlar. Bir anlam veremedik. sonra sebebini söylediler. --Siz hepiniz de babası öldürülen ,yakılan, kahrından ölen insanların çocuklarısınız.Sizin tüm bu acılara rağmen gülmeniz çok güzel. Biz babalarınız adına ağlıyoruz. Üzerinize alınmayın dediler. AHMET NESİN

22 Nisan 2025 Salı

KİTAP ÖNEMLİ

Bilim ve Sosyalizm yayınlarının uzun yıllar yönetmenliğini yapmış Süleyman Ege, mahkumiyet alıp hapse düşer. Koğuş ağası ,her gelene olduğu gibi onu da sigaya çeker. Aralarında şöyle bir konuşma geçer. --Kaç yıl aldın? --30 YIL. --Kaç ölü var? --Ölü yok. --Ee ne var? --Kitap var. Ben kitap yayınladığım için mahkum oldum. Ağa pek bir şey anlamaz. Ama onuda kitap korkusu sarmıştır. Birgün mahkumların kavgasında Allah kitap küfüredilirken olaya müdahale eder. --Ulan deyyuslar der. Allah neyse de kitaba küfür edeni yakarım. Cezası 30 yıldan başlıyor. Ona göre. (Yargıdan Türkülere-HALİT ÇELENK)

7 Nisan 2025 Pazartesi

KAYBOLMAK

“Genç bir adam ormanda kaybolmuş. Günler sonra yaşlı birine rastlamış. Yaşlı adam da uzun zamandır ormanda kayıpmış ve genç adama çıkış yolunu birlikte aramayı önermiş. Olmaz, demiş genç adam, seninle zaman yitiremem, çıkış yolunu bilseydin şimdiye kadar bulurdun. Ama demiş yaşlı adam, ben çıkmayan yolları öğrendim.”

DENİZ BAYKAL MI? DENİZALTI MI?

Bendeniz Radikal’de çalışırken, bir gün “Türkiye’yi batıran 20 siyasetçi” gibilerinden bir manşet yapılmıştı. Manşet galiba 2001 krizi sonrası ortamın eleştirisini, başbakan Ecevit, yardımcıları Bahçeli ve Mesut Yılmaz, geriye doğru Baykal, Demirel, Türkeş, Erbakan filan gibi geçen yüzyılın son 40 yılında sahne alan isimlerin hepsini suçlayarak yapıyordu. Neyse, efendime söyleyeyim, bir kaza oldu. Teknik bir hata yüzünden gazetede Deniz Baykal fotoğrafının yerine bir denizaltı fotoğrafı çıktı. Ertesi gün, çok sayıda CHP’li arayıp protesto etti; Arayanlar, “Niye Deniz Baykal yerine denizaltı fotoğrafı koydunuz, kötü niyetlisiniz, siz de gazeteci misiniz” filan diye saydırıyorlardı. Hiçbiri de demedi ki kardeşim, o 20 kötü adam arasında bizim lideri niye saydınız, o aslında iyi biri. ALİ DURAN TOPUZ

BREJNEV TANITIMI

Sovyetler’de, 80’lerde toplumu derinden etkileyen bir anekdot vardı: "Ansiklopedide ünlü Sovyet lider Leonid Brejnev şöyle tanıtılmaktadır: Alla Pugaçeva döneminde yaşamış orta düzeyde bir siyasetçi." Brejnev SSCB’yi 18 yıl yönetmişti. Alla Pugaçeva, 70’li yılların ortasından bugüne kadar ülkenin en sevilen şarkıcısıdır. HASAN AKSAY

25 Mart 2025 Salı

FREUD VE TÜRKLER

Freud, Hersek gezisini Berlinli avukat Freyhau eşliğinde gerçekleştirir. Bu ülkede oturan Türklerin törelerinden söz ederler. Freud, tıbba duydukları inanca ve ölüm karşısındaki tevekküllerine dikkat çeker. Hastanın durumunun umutsuz olduğu bildirildiğinde, yakınları şöyle yanıt vermektedir. "Bayım, artık bundan söz etmeyelim, biliyorum, hastayı kurtarmak mümkün olsaydı, kurtarırdın." O sırada Freud'un aklına, açık seçik olduğu için dinleyicisine aktaramadığı bir anekdot gelir; bu Türkler cinsel hazlara istisnai bir değer atfetmektedirler (FREUD'UN OTOANALİZİ VE PSİKANALİZİN KEŞFİ)

LENİN VE METRESİ

Marx, Engels ve Lenin’e bir eş mi yoksa metres mi tercih ettikleri sorulur. Tahmin edileceği üzere, özel meselelerde biraz muhafazakar olan Marx "Eş!" diye cevap verir. Daha ziyade bir bon vivant olan Engels ise metresi seçer. Lenin ise herkesi şaşırtarak "İkisi birden!" der. Neden? Sert devrimci imajının ardında dekadan bir jouisseur mu vardır? Lenin şöyle açıklar: "Böylece eşime metresime gittiğimi ve metresime de eşimle birlikte olmak zorunda olduğumu söyleyebilirim..." "Peki sonra ne yaparsın?" "Issız bir yere gider öğrenir, öğrenir ve öğrenirim."

18 Mart 2025 Salı

OKUMAK VE ANLAMAMAK

Ali Gevgilili, çok iyi bir insandı. Alt yapısı çok sağlamdı.Ama bir kusuru vardı, yazılarını anlamak mümkün değildi. Türkçesi çetrefilli, öztürkçeye meraklı. 12 Martdöneminde Denizlerin asılmaması ile ilgili bir mektubu yayınladığımız için sıkıyönetime çağrıldık. Savcı önce sert çıktı. Bağırdı çağırdı falan ,sonra Hasan bey buyrun içeriye dedi. Ve yumuşadı. --Diğer savcıların yanında mecburuz böyle konuşmaya dedi. Sonra basınla ilgili sorular sordu. --2. baskı nedir? Meyhane baskısı nedir? Yazı işleri müdürü her yazıyı okur mu? --Okuyoruz dedim. --Ali Gevgililiyi de okur musun?Bizim savcılarda okuyor hiçbirşey anlamıyorlar.Siz anlıyor musunuz? HASAN PULUR

BONSUAR MUĞLALILAR

Nadir Nadi bey,biraz monşer di. Demokrat Partiden Muğla adayı oldu. Seçim bölgesinde kahvehaneleri dolaşıyor. Kahvehaneye girerken, tüm kibarlığıyla, --Bonsuar Muğlalılar ! Kahveden çıkarken, --O revuar Muğlalılar deyip duruyor. Muğlalılar şaşkın. Neyse ekipten biri ,yanaşıp, --Lütfen Nadir bey, bari Merci boku biyen demeyin diye uyarmış. Babıali de çok anlatılırdı. OLAYLAR VE İNSANLAR

MEYDAN LA-RUS

...O yıllarda sıkça anlatılırdı. Polis, bir solcunun evini arıyor ve Meydan Larusse buluyor. Herşeyin altında Rus parmağı aramaya alışkın polis, Ansiklobedilerden birini alıp, adamın başında sallıyor. --Ne o lan, şimdide başına ''LA'' mı eklediniz?

BURUNSUZ TEVFİK

Basiret gazetesinde çalışan Burunsuz Tevfik diye biri vardır. Bu nasıl etmişse,Fransız Terkos şirketini haraca bağlamış. Her ay 1 altın alıyor.Yeni müdür, bu tahsisatı kesmiş. Tevfik gelmiş, aylığını alacak. --Bundan sonra yok demişler. Tevfik peki demiş, Gitmiş.Ertesi günü çalıştığı gazete de bir haber: --Istranca dağlarında domuz avına çıkan avcılar bir kaç domuzu vurdu.Yaralı domuzlardan biri ise can havliyle Terkos gölüne atladı. Ertesi günü koca İstanbul da kimse musluğunu açmamış.Yeni müdür, Tevfikle anlaşmaya çalışmış. Burunsuz tevfik, --Kolay iş hallederiz demiş. Hakkikaten de aylık 2 altına iş hallolmuş. MÜNİR sÜLEYMAN ÇAPANOĞLU --BASIN PARAZİTLERİ

15 Mart 2025 Cumartesi

FITRAT NEYSE O!

ES VE SAZ DÜNYAMIZDAN adlı,dünyanın en uzun süren radyo programında (30 yıl devam etmişti) eski icrâlardan örnekler sunardı...Bir programında da rahmetli Yesârî Âsım ARSOY'un kendi sesinden, "FÂRİĞ OLMAM MEŞREB-İ RİNDÂNEDEN" adlı,içki ve meyhaneden bahseden Hüseyni eserini takdim edip dinletmiş...( Bu arada,Arsoy üstâdın içki içmediğini belirteyim). Programın bitiminde bir telefon... Arsoy Hocadan... "Ali Rıza...Ali Rıza... Bunca eserim varken,niye o eseri aldın programına?"... "Bilmem ki üstâdım...Elime o geçti de...." "Hayır Ali Rıza...Hayır... O eser senin fıtratına uygun da ondan..."

5 Mart 2025 Çarşamba

HİÇBİR ŞEY CEZASI

Gardiyan siyasi mahkuma sormuş: --Kaç yıl ceza verdiler sana? --10 Yıl. --Suçun ne? --Hiçbirşey! --Yalan söylem. hiçbir şey için 5 yıl veriliyor. MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

İÇKİ KUYRUĞU

İçki almak için kuyrukta bekleyen bir işçi “Yetti artık” demiş, “yerimi koruyun, Başkan’ı vurup geleceğim.” İki saat sonra dönüp sırasına girmiş. Arkadaşları sormuş: “Hallettin mi herifi?” “Hayır” diye cevap vermiş, “oradaki kuyruk burdakinden de uzun.” MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

HERKES FAŞİST

[Nazi Çalışma Bakanı] Robert Ley bir fabrikayı ziyaret eder ve bir tur attıktan sonra müdüre çalışanların siyasi görüşlerini sorar: “Hala Sosyal Demokratlarınız var mı?” “Evet, yaklaşık %80.” “Peki ya Merkezciler?” “Elbette, yaklaşık %20.” “Ama bu sizin hiç Nasyonal Sosyalistiniz olmadığı anlamına mı geliyor?” “Elbette var. Artık hepsi Nazi.” MUSTAFA ALP DAĞISTANLI

ET NEDİR?

Çocuk,dedesine sormuş: --Dede kuyruk ne demek? --Kuyruk demiş dedesi, eskiden yeteri kadar benzin,yağ,et yoktu. İnsanlarda dükkanların önünde sıra olup beklerler di, bir parça et almayı umarak. İşte buna kuyruk denir. Şimdi anladın mı? --Anladım dede. Peki et nedir? ( Mustafa Alp Dağıstanlı)

4 Mart 2025 Salı

SİGARANIN İYİSİ

Ünlü bir sigara tiryakisi olan Reşat Nuri Güntekin'e doktor nasihat eder: - Azizim, bundan böyle sigara içmeyeceksiniz. - İyi ama doktor, sigara bana faydalı. İştahımı kesiyor.  Doktor kararından dönmez ve izahata başlar: -Sigara bir taraftan iyidir; bir taraftan fena... - Merak etme doktorcuğum. Ben sigarayı iyi tarafından içiyorum. 

BİTLİS VALİSİ

Şair Eşref Bitlis gezisinden sonra kendisine sorulan - Bitlis'in valisini gördün mü? sorusuna Bitlis'in valisini görmedim ama valinin Bitlis'ini gördüm.

ANADOLU ERMENİ EDEBİYATI

1990’larda Boğaziçi Üniversitesi’nde Edebiyat Kulübü olarak ‘Anadolu Edebiyatı’ başlıklı bir seminerler dizisi düzenliyorlar. Seminerlerden birinin konusu da Ermeni Edebiyatı. Duyuru afişlerini hazırlayıp üniversitede çeşitli yerlere asıyorlar. Ama başka öğrenciler, afişleri yırtıp indiriyor. Tabii, müdahale ediyorlar. Aralarında çıkan münakaşada, afişleri indirenler şöyle diyor: “Sizin kötü niyetiniz, Anadolu Edebiyatı içinde Ermeni Edebiyatı toplantısı yapmanızdan belli. Ne alakası var Ermeni’nin Anadolu’yla?” İNsan Senelerce okul okuduktan sonra bu soruyu soran birine kızsın mı acısın mı, karar veremiyor. Bilmiyorum ama, bana öyle geliyor ki, onlar da sanki bambaşka bir şekilde ‘kurban’. YEKTAN TÜRKYILMAZ

SOFU BİRASI

Sofu, mutaassıp kişiler arasında boyuna bira yuvarlayanlar, günah saymayanlar çok. Ayıplayanlara da cevapları hazır: "Arpa suyu ayol! Arpayı melek gibi mahluk olan beygirler yiyor." Aşırı sofuların, besmelesiz adım atmayan mutaassıpların harcı bira da var: İspirtosuzu. SERMET MUHTAR ALUS

OYUN MOYUN

Bir oyunda rol icabı bir ülkenin padişahı olan Pişekâr, Kavuklu Hamdi Efendi’ye sorar: “Canım ne garip konuşuyorsun? Nedir o yemek memek... Elbise melbise... Saray maray... Birincileri anladık da ikinciler ne oluyor?” Kavuklu Hamdi Efendi yerlere eğilip bir selam verdikten sonra baştakilere de dokunan şu cevabı verir: “Arz edeyim efendim. Yemek, sizin yediğinizdir; memek de biz fakirlerin!.. Elbise sizlere mahsus, melbise de bizlere... Sarayda siz oturursunuz, marayda da biz...” Sonunda da asıl espriyi patlatır: “Padişah sizin rahmetli ecdadınız, madişah da siz!..”

GELENEKSEL RAMAZAN

, Meddah, Karagöz, Ortaoyunu gibi türleri de tiyatroya dâhil edip ismine “Geleneksel Türk Tiyatrosu” demişiz. işte sırf tasnifi “geleneksel” başlığı altında yapıldığı için bîçare Karagöz, Meddah ve Ortaoyunu ; bu ayda ömürleri boyunca uğramadıkları yozlaşmaya ve erozyona uğrarlar! Tek kabahatleri geleneksel başlığı altında tasnif edilmeleridir. Ramazanda sanki din öğretiminin emrine verilmiş birer Diyanet çalışanı vazifesi görür. Yok onu yapmayın günahtır, yok şunu yapın sevaptır… Arkadan da iki kıssayla desteklendi mi anlatı, gelsin işler! Dinî hassasiyeti olan birçok belediye Ramazan ayında bu oyunları almak için sıraya girerler. Hâlbuki esas tiyatroda sıraya giren bilet kuyruğundaki seyirciler olmalıdır. Meddah, Karagöz, Ortaoyunu gibi kadim tiyatro türleri bir Ramazan yahut çocuk eğlencesi değildir. Ciddi siyasî ve sosyal hicvin yapıldığı tiyatro türleridir bunlar… Hayatın nabzının attığı türlerdir. “Şak efendim, bak efendim…” türünden espriler daha çok sonradan ortaya çıkan Tulûat Tiyatrosuna mahsustur. Diğerlerinin temelinde sağlam bir eleştiri kültürü oluşmuştur. ERDEM BELİĞ ZAMAN

NAFAKA KAYASI

“ Suşehri-Zara arasındaki Kuşkayası denilen bölgede kayaların yarılması esnasında işçiler arasında bir ümitsizlik başlar ve yolun açılamayacağı kanaati ağır basarak işi durdurmak için Halil Rıfat Paşa’ya müracaat ederler. Ancak Paşa’nın bu istek için gelenlere cevabı şu olur: “-Her işçi yediği ekmek miktarında kaya koparabiliyor mu? “Evet, daha fazlasını da çıkarıyor” cevabı üzerine, Paşa “Devam etsinler, bu yol açılır” cevabını vererek kararlılığını ortaya koyar ve dediği gibi meşakkatli bir çalışmadan sonra kayalar yarılarak yol açılır” (Nurettin Birol, Halil Rıfat Paşa ve Dönemi ve İcraatı 1827-1901, Cedit Neşriyat, Ankara, 2009, s.117).

CUMHURBAŞKANI PADİŞAH..

Emekli Vali Mehmet Aldan’ın anılarında anlatır. Aldan, 1950’lerde kaymakam olarak görev yaptığı bir ilçeye dönemin Cumhurbaşkanı’nın ziyareti sırasında çevre köylerin ileri gelenlerinden birinin kulağına eğilerek “Bu kişilerden hangisi Padişahımız?” diye soruşunu unutamamıştır

ALDATILAN EĞİNLİ

Hani Şinasi’nin Şair Evlenmesi, bizim ilk telif eserimizdir denir ya... Hayır, değildir. Tovmas Berentz’in oyunu Aldatılan Eğinli, daha önce yazılmıştır. Bu oyunu hem Ermenice hem Türkçe oynamışlar. Oyun çok tutmuş. Ünü İstanbul dışına taşınmış. Erzincan Eğin’den gelmiş birisinden alıyor oyun adını. Bu da komik bir anekdottur. Eğinliler çok akıllı olduklarını iddia edermiş. Oyunu duyan Eğinliler ''bu Eğinliyi aldatan kimmiş?'' diyerek arabalara doluşup İstanbul’a oyunu seyretmeye geliyor. Tabii oyun kapalı gişe oynanıyor. NAUM TİYATROSU

25 Şubat 2025 Salı

YAZAR EVİ ARANIRSA

12 Mart’ta, sabaha karşı Fethi Naci’nin de kapısını çalarlar. Evde arama yapılacaktır. Ama evde çok kitap vardır. Bunları götürmek için kamyon yetmez diye düşünürler. Merkezle görüşürler. Rastgele 4-5 kitap alırlar. Ertesi gün tekrar gelirler.Yanlarında uzman polis te vardır.Polisin elinde ki listede yasaklı kitaplar listesi vardır. Fethi Naci'yi yalnız bırakmayan dostları da gelmiştir. Edip Cansever, Rauf Mutluay ile Ferruh Doğan. Polis kitaplığın alt sırasından başlar, bir kitaplara bakıyor, bir elindeki listeye… Bir süre sonra, “Bu şekilde gidersek biz bu işi günlerce bitiremeyiz, siz de yardımcı olun bana” der çaresizce oradakilere. Listeyi Fethi Naci alır, polis kitabı raftan alır, ona gösterir, o da eliyle “alın” işareti yapar veya “kalsın” der. İki saat içinde yüze yakın kitabı “sakıncalı” diye bir kenara ayırırlar. Polis, “Bu kadar yeter” der, sıra tutanak tutmaya gelir. Rauf Mutluay, daktilosunu çıkarır, polis söyler, Rauf Mutluay yazar. Polis, “yapılan taharriyâtta” der, Mutluay “yapılan aramada” diye yazar, polis kızar, Edip Cansever, Ferruh Doğan, Fethi Naci kıs kıs güler, polis aynı kararlı ses tonuyla, “lütfen parantez açar mısınız” der, Mutluay parantezi açar, polis “lütfen ‘yapılan taharriyâtta’ yazar mısınız” der, Mutluay denileni yapar. Bir iki denemeden sonra Mutluay devletin tutanak dilini Türkçeleştirmekten vazgeçer, polis de ezberlediği şekilde tutanağı bitirir.

19 Şubat 2025 Çarşamba

TEMEL'İN FRANSIZCASI..

Temel Fransızca dersinde müthiş zorlanıyormuş, onu yüreklendirmek isteyen öğretmeni “ Bu işin üstesinden geleceğine eminim..” demiş, “ Rüyalarını Fransızca görmeye başladığın anda bu konuyu da halletmiş olacaksın..” Bir gün Temel koşarak Fransızca öğretmenine gelmiş, heyecanla “ Dün gece bir rüya gördüm, herkes Fransızca konuşuyordu öğretmenim..” demiş, “ Harika..!” diye sevinmiş öğretmeni , “ Ne konuşuyorlardı?..” “ Ne bileyim?..” demiş Temel,” Bi bok anlamadım ki?..” YILDIRIM TUNA

BAŞKANLARIN RUHSAL DURUMU

Amerika Birleşik Devletleri başkanlığı adayları gibi tüm dünya devletlerinin başkan adayları, adaylıklarını koyarlarken tıbbi geçmişlerini açıklamakla yükümlüdürler ama ruhsal sağlıkları hiç değerlendirilmez. Sonra niye bu dünya böyle dersiniz.Belki de böylesi daha iyidir. Dünyada kimse nereye gittiğini ve niye oraya gittiğini bilmiyor. FREDE ROYER

MOR KÜLHANİ

1969’da, Kayseri’de Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın olağan genel kurulu toplanır. Birileri, nizam-ı âlem adına o salonu basarlar. Sonra da Kayseri sokaklarına dökülüp, kimi kırtasiye dükkânlarını solcu kitaplar sattıkları için yıkıp kırarlar. O sırada, Kayseri pavyonlarından birinde çalışan bir konsomatris, kaldığı otelden şöyle bir çıkmıştır kaldırıma. Nizam-ı âlemciler, o konsomatrisin çevresini hemen kuşatırlar ve ibret-i alem için onu, orada, çırılçıplak soymak isterler. Konsomatris yalvarır: “Abiler beni öldürün ama bana bunu yapmayın!” Kaynakları genellikle köyler, beslemeler olan konsomatrisler, öylesine ezilmişlerdir ki kendileri otuz-kırk yaşlarında olsalar bile on sekiz-yirmi yaşlarındaki müşterilerine ‘abi’ derler. Bu olaya şahit olan VE ABİLER yalvarısından etkilenen Ece Ayhan, Mor Külhani’yi yazar: “Şiirimiz karadır abiler.. SIDDIK AKBAYIR

SOKAKLARIN TEMİZLİĞİ ..

Sultan Aziz’le Paris’e giden heyette Şehremini Muavini Ömer Faiz Efendi de varmış... Paris Belediye Başkanı, İstanbul Belediye sormuş. --sokakları temiz tutup yıkatmak için ne kadar para harcıyorsunuz? *Ömer Faiz Efendi,beklemediği bu soruya şaşırmış. --Eee şey demiş.Bizim sokak ve caddelerimizin iki tarafı dükkânlarla doludur. Berber, aşçı... Berber, sakal tıraşından kalan sabunlu suyu, bakkal peynirin suyunu, aşçı tencerenin yağını sokağa dökerler. Bunlar akarken sokaklar yıkanmış olur. Onun için bizde sokak yıkama tahsisi yoktur. HASAN PULUR

15 Şubat 2025 Cumartesi

TİYATROSEVER KOMİSER..

Aşiye Nasıl kurtulur? oyununu oynuyoruz.Asiye'nin belalısının elinde rol gereği bıçak var. Polis bıçağa el koydu.Oyuncular gözaltına alındı. Sonunda arkadaşlarımız serbest kaldı,bıçak tutuklandı.Bir arkadaşımız, --Komiser tiyatrosever olmalı dedi. Çehov'un ünlü sözü gereği belki de bir cinayeti önledi. Anlamaya çalışan bakışlarımız arasında açıkladı. --Ya hani Çehov der ya, bir piyes te duvarda asılı duran bir tüfek varsa , sonrasında patlayacaktır diye. Devletimiz de bıçak karşısında suskun kalmayıp, bir cinayeti önledi. Fena mı? GENCO ERKAL

12 Şubat 2025 Çarşamba

CAN YÜCEL SORGUDA..

Göz altına alındık. Neyle suçlandığımı bilmiyorum. Hayatını anlat dediler.Onun üzerinden bir şeyler bulup suçlayacaklar herhalde. Bir başladım, nasıl susturacaklarını bilemediler. Herkesi konuşturmak için baskı yaparken ,beni susturmak için baskı yaptılar. --Siktir ol git deyip kovdular. CAN YÜCEL

SEVİMLİ OLMAK TA SUÇ

TRT de söyleşiler yapıyorum. O sene (1990) Aziz Nesin'in de 75 .ci yaşgünü.Aziz Nesin'i davet ettim. --Boşuna yorulma, yayınlamazlar dedi. Çok ısrar ettim. --Öyle bir sohbet edelim ki, kimse sakıncalı bir şey bulamasın dedim. Röportajın başlığını, ''Annem,Rüyalarım ve Aşk '' diye koyduk. Yapımcılar ikna oldu. Bu şekilde yayınlarız dediler. Bir bant programı ile çok güzel bir sohbet oldu. Ama yayınlamadılar. Gerekçe neydi biliyor musunuz? --Bu söyleşi de Aziz Nesin çok sevimli bir insan olarak görülmüş.Evren Paşa'ya dava açan biri bu kadar masum gösterilemezmiş. (O GÜZEL İNSANLAR-ZEYNEP ORAL)

İÇKİ VE RESİM

Yıl 1933.Abidin Dino, Halkın Dostu gazetesiiçin Atatürk'le röportaj yapacaktı. Çizgilerle röportajdı bu.Ata'yı çiziyordu ki,O çizdiğini gördü. Resme baktı, beğendi. --Ancak, önümde kadehle olmaz,ayıptır,o kadehi sil dedi. Abidin Dino, ''Resme imzanızı atarsanız silerim'' diye karşılık verdi. Atatürk, güldü,imzasını attı.Abidin,kadehi sildi. Atatürk, bir içki ısmarladı. Aylar sonra Park otelde karşılaştılar. Atatürk, yanından geçerken, --Merhaba ressam dedi. Ressam'a yine içki ısmarladı. ( O GÜZEL İNSANLAR-ZEYNEP ORAL)

11 Şubat 2025 Salı

PATATES..

“Patates denilen mahsul ki yer elması gibi bir şeydir. Bu mahsul insanda, hayvanda ekmek yerini tutar; çok yerler de halk bununla gıdalanırlar ve bu mahsul yağmur yağmasa yine olur. Maazallah bir memlekete çekirge düşse ve ekinleri yese, patatese zarar edemez. Hasılı bu mahsul fukara için çok faydalıdır.Hangi köylere de ekilir ise, her hane kendi idaresine yetecek kadar, bundan sonra mevsiminde patates ekecektir. Ekmeyen ahaliye ve ektirmeyen müdürlere, hükümet tembihini dinlemeyenler hakkında ceza icra olunacaktır” (SİSKAV, Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa ve Tenbihnameleri, SİSKAV Yayınları, Sivas, 2002, s.61)

25 Ocak 2025 Cumartesi

KAFİYE Mİ? SAFİYE Mİ?

Abdülhak Şinasi Hisar’dan okuduğum bir küçük hikâye geldi: Osmanlı devrinde ismi Safiye olan kadının şiir meraklısı bir kocası varmış. O günlerde şiir kafiyesiz olmaz ya; kafiye hastası adamcağız karısının ismine bir kafiye arar fakat ne kadar düşünse de bulamazmış. Sabretmiş, aylar geçmiş ama yok; bulamamış. Karısını seven adam, kafiyeyi daha fazla sevdiği için şairliğine yedirememiş ve en sonunda ömründen fedakârlık yapmaya, ismine kafiye bulamadığı karısından ayrılmaya karar vermiş. Kadının da canına minnet,böyle şiir meraklısı kocayla bir ömür geçer mi; boşanmışlar. Boşandıktan sonra soğuk evine gelen adam, “Geldi kafiye, gitti Safiye!” demiş! ERDEM BELİĞ ZAMAN

ETYEMEZ

İsmail Dümbüllü’de de politik espri azdı fakat yok değildi. Pişekârı Tevfik İnce ile aralarında geçen şu diyalog iyi bir politik mizah örneği sayılabilir. Tevfik İnce sorar: “Nerelisin?” İsmail Dümbüllü: “Etyemezli...” “İstanbullusunuz demek...” “Ohoo dünyadan haberin yok hemşehrim.. Son zamlardan sonra Edirne’den Kars’a bütün ülke et yemez...”

KIRKLARA KARIŞMAK..

Ogün Samast ile Mehmet Ali Ağca, Hasan Mezarcı'ya gitmişler. Ağca, --Ben mehdilik iddiamdan vazgeçtim. Karşılığında bana akıl ver demiş. Hasan Mezarcı sormuş. --Ne için? --Biz kırklara karışmak istiyoruz. Ne yapalım? Mezarcı gülmüş. --Şuna insan içine çıkamıyoruz, görünmez olmak istiyoruz desenize demiş.

YAPAY ZEKA TEHDİT Mİ?

Yapay zeka konusunda otoritelerden biri olan Geoffrey Hinton'a soruyorlar; --Sayın Hinton,gerçekten söylendiği gibi yapay zeka insanlık için bir tehdit olabilir mi? --Elbette diyor Hinton. Sonuçta insan yapımı. Tarihsel süreçte insan tanrı'yı yarattı, kölesi oldu. Parayı yarattı, kölesi oldu. Yapay zeka için farklı bir sonuç mu bekliyorsunuz?

24 Ocak 2025 Cuma

UY CİHAN,BİZUM CİHAN !

Cihan Alptekin, Florya da bir koru içinde müstakil bir ev tutar. Kendini iş adamı Ali bey diye tanıtır. Türkan Sabuncu da eşidir. Kalp hastasıdır. Bir kaç ay sakın şekilde dinlenmeleri gerekmektedir. Kabul edilir. Ev kiralanir.Evin sahibi emekli komiser İsmail Hakkı bey de yan binada oturmaktadır. Sıkıyönetim'in sıkça aramalar yaptığı bir dönemdir Bir akşam cihanlara yemeğe gelen komiser, ortamdan memnun kalmış olmalı ki, gece bitsin istemez. Evden udunu getirip alem yapmaktayken kapı çalınır. Gelen kolluk kuvvetleri kimlik kontrolü yapacaklardır. İsmail Hakkı bey, sert çıkar. --Biz vatanını milletini seven adamlariz der. Onları da içeri davet edip beraber şarkı söylemeye başlarlar. Görevliler bir süre sonra izin alıp kalkarlar.Çok sonraları cihan ve arkadaşları yakalandığında ifadesine başvurulan İsmail Hakkı bey, yine sözünün arkasındadır .--Bir zarar görmedim. Delikanlı çocuktu der. (Uy cihan bizum cihan -Nuran Alptekin Kepenek)

20 Ocak 2025 Pazartesi

TANRI ZAR ATMAZ!

Fizikçi N.Bohr, kuantum belirsizliğini savundukça Einstein, bu belirsizliğe tahammül edemiyordu. Bohr, tartışmayı sonlandırmaya çalıştı. Bohr-- Tanrı zar atmaz, Tanrı zar atmaz. Einstein-- Tanrı'ya ne yapması gerektiğini söylemeyi kes !

18 Ocak 2025 Cumartesi

HERKES BİLSİN..

Fransız yazar Montesquieu dostlarından biriyle bozuşmuş ve tanıdıklarına şöyle demiş: “Bundan sonra ne onun benim hakkımda ne de benim onun hakkında söylediğimiz sözlere kesinlikle aldırmayın! Çünkü artık düşmanız.”

14 Ocak 2025 Salı

BESMELE VE İÇKİ

Birgün AMATEM de yaptığımızbir seansta bir bey içkiyi bırakma sebebini anlatıyor: Bir gün yakın bir arkadaşımla oturmuş,içiyorduk. Bir ara, --Kusura bakma Gökçen abi ama rakı içerken bir daha besmele çekme. Rahatsız oluyorum dedi. Sonra açıkladı. Öyle çok dindar biri değilim ama sen böyle besmele çekip kadehe uzanınca kendimi rahatsız hissediyorum. Üzüldüm. --Ya oğlum dedim,Seni kırdıysam özür dilerim. Ben dini duyguları alaya almak için yapmıyorum bunu dedim. Korkudan yapıyorum dedim. Anlamadı. --Su içerken, yemek yerken demiyorum. Ama rakı kadehini ağzıma götürünce sanki sonrasında kötü şeyler olacakta ondan korunmak için besmele çekiyorum, yoksa dinsizlikten falan değil dedim. Sonrasında ben de rahatsız olmaya başladım. Ben de yılların alışkanlığı besmeleyi bırakamayınca içkiyi bırakmaya karar verdim. O yüzden burdayım.

13 Ocak 2025 Pazartesi

3.DÜNYA

Sene 1977 ... Pülümür civarında bir köy. Üçüncü dünya teorisi, gençlerin gündemidir. Her evde, her mahallede tartışmalar yapılmaktadır. Yaşlı amcamız da tarladan gelmiş, yorgun argın uyumaya çalışmakta, ancak gençlerin tartışması buna müsaade etmez. Amca bir süre sessiz sessiz dinler, dayanamayıp patlar: "Ero, biz bu dünyada yaşıyoruz, dolayısıyla bu dünyayı tanıyoruz. Az çok öbür dünyayı, yani ahreti de duymuşuz. Siz Allahınızı severseniz bu üçüncü dünya nedir? Üçüncü bir dünya da mı var?" MAYOZ BÖLÜNMELER

11 Ocak 2025 Cumartesi

HAVALAR DEĞİŞMEDEN...

Bir Bursa turnesi sırasında Şehir Tiyatrosu aktörlerinden Vasfi Rıza Zobu, Gülistan Güzey ve Bedia Muvahhit birlikte bir arabayla yola çıkmışlar. Bir ara Vasfi Bey sıkışmış ve şoföre arabayı bir dakika durdurmasını söylemiş. İşini hemen bitirip alelacele dönen Zobu, "Aniden bir rüzgâr çıktı, üstümü başımı ıslattım. Kusura bakmayın," demiş. Kırk yıllık dostu Bedia Muvahhit lafı hemen yapıştırmış: - Vasficiğim sen bulup çıkarana kadar meteoroloji değişiyor. HALDUN DORMEN

HAK ARAMA

Hak arama mücadelesin de ciddi bedeller ödemiş 2 yaşlı devrimci çay içip. sohbet etmekteler. Biri demiş ki; +---Ben ateistim,yakılmak istiyorum. Külleri mi de savursunlar Diğeri de, ---Ben de yakılmak isterim ama, vasiyetimdir. Adalet bakanlığından cenazemi kaldirabilirlerse imam töreni isterim.Düşünsene abi,ölmüşsün,Adalet. Bakanlığı'nın önündesin. İmam soruyor --Hakkinizi helal ediyor musunuz? Diye. Helal olsun diyorlar. Ben orda bitiyorum işte. Ben de ayağa kalkıp, yâda içimden yaşar usta gibi diyeceğim ki, Ben sizi helal etmiyorum ( Güven Yaban

9 Ocak 2025 Perşembe

KORKAK ASKER

“General, harpte yararlık gösteren erlerle hasbihal ediyordu. Herkes generale başından geçenleri anlatıyordu. General, köşeye süzülmüş ola Salomon’a, - Eee, söyle bakalım Salamon sen bir şeyler yapmadın mı? Salomon: - Yaptım efendim. - Anlat bakalım. - Efendim ben harpte düşmanım kolunu kestim... - Peki, niye kafasını kesmedin? Diyen generale Salomon şu cevabı verir: - Efendim ben kolunu kestim çünkü kafasını başkası kesmişti!”[vii]

4 Ocak 2025 Cumartesi

ÇOCUKTAN TAVSİYE

Eduardo Galleano, Bir okul etkinliğinde çocuklara kendi yazdığı öykülerden okur. Öğretmenleri, çocuklardan okunan öykülerle ilgili yorumlarını bir mektupla yazara bildirmelerini ister. Çocuklardan biri şöyle yazar. --Yazmaya devam et. Daha iyi olacaksın.

2 Ocak 2025 Perşembe

DEMOKRAT SADDAM !

Saddam Hüseyin gelen Arap heyetine demiski, Bu hafiz Esad diktatördur,Arap milletinin belasıdır. hafız diyormuş ki, ben ölürsem oğlum Beşar gelecek onu sececeksiniz diyor. ne zorbalık di mi? ben demokratım.halkıma böyle bir şey demem. benim iki oğlum var. istediğinizi seçersiniz. FAZIL MİRANİ