25 Şubat 2025 Salı
YAZAR EVİ ARANIRSA
12 Mart’ta, sabaha karşı Fethi Naci’nin de kapısını çalarlar. Evde arama yapılacaktır. Ama evde çok kitap vardır. Bunları götürmek için kamyon yetmez diye düşünürler. Merkezle görüşürler. Rastgele 4-5 kitap alırlar. Ertesi gün tekrar gelirler.Yanlarında uzman polis te vardır.Polisin elinde ki listede yasaklı kitaplar listesi vardır. Fethi Naci'yi yalnız bırakmayan dostları da gelmiştir. Edip Cansever, Rauf Mutluay ile Ferruh Doğan. Polis kitaplığın alt sırasından başlar, bir kitaplara bakıyor, bir elindeki listeye… Bir süre sonra, “Bu şekilde gidersek biz bu işi günlerce bitiremeyiz, siz de yardımcı olun bana” der çaresizce oradakilere. Listeyi Fethi Naci alır, polis kitabı raftan alır, ona gösterir, o da eliyle “alın” işareti yapar veya “kalsın” der. İki saat içinde yüze yakın kitabı “sakıncalı” diye bir kenara ayırırlar. Polis, “Bu kadar yeter” der, sıra tutanak tutmaya gelir. Rauf Mutluay, daktilosunu çıkarır, polis söyler, Rauf Mutluay yazar. Polis, “yapılan taharriyâtta” der, Mutluay “yapılan aramada” diye yazar, polis kızar, Edip Cansever, Ferruh Doğan, Fethi Naci kıs kıs güler, polis aynı kararlı ses tonuyla, “lütfen parantez açar mısınız” der, Mutluay parantezi açar, polis “lütfen ‘yapılan taharriyâtta’ yazar mısınız” der, Mutluay denileni yapar. Bir iki denemeden sonra Mutluay devletin tutanak dilini Türkçeleştirmekten vazgeçer, polis de ezberlediği şekilde tutanağı bitirir.
19 Şubat 2025 Çarşamba
TEMEL'İN FRANSIZCASI..
Temel Fransızca dersinde müthiş zorlanıyormuş, onu yüreklendirmek isteyen öğretmeni “ Bu işin üstesinden geleceğine eminim..” demiş, “ Rüyalarını Fransızca görmeye başladığın anda bu konuyu da halletmiş olacaksın..”
Bir gün Temel koşarak Fransızca öğretmenine gelmiş, heyecanla “ Dün gece bir rüya gördüm, herkes Fransızca konuşuyordu öğretmenim..” demiş,
“ Harika..!” diye sevinmiş öğretmeni , “ Ne konuşuyorlardı?..”
“ Ne bileyim?..” demiş Temel,” Bi bok anlamadım ki?..” YILDIRIM TUNA
BAŞKANLARIN RUHSAL DURUMU
Amerika Birleşik Devletleri başkanlığı adayları gibi tüm dünya devletlerinin başkan adayları, adaylıklarını koyarlarken tıbbi geçmişlerini açıklamakla yükümlüdürler ama ruhsal sağlıkları hiç değerlendirilmez. Sonra niye bu dünya böyle dersiniz.Belki de böylesi daha iyidir. Dünyada kimse nereye gittiğini ve niye oraya gittiğini bilmiyor. FREDE ROYER
MOR KÜLHANİ
1969’da, Kayseri’de Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın olağan genel kurulu toplanır. Birileri, nizam-ı âlem adına o salonu basarlar. Sonra da Kayseri sokaklarına dökülüp, kimi kırtasiye dükkânlarını solcu kitaplar sattıkları için yıkıp kırarlar. O sırada, Kayseri pavyonlarından birinde çalışan bir konsomatris, kaldığı otelden şöyle bir çıkmıştır kaldırıma. Nizam-ı âlemciler, o konsomatrisin çevresini hemen kuşatırlar ve ibret-i alem için onu, orada, çırılçıplak soymak isterler. Konsomatris yalvarır:
“Abiler beni öldürün ama bana bunu yapmayın!”
Kaynakları genellikle köyler, beslemeler olan konsomatrisler, öylesine ezilmişlerdir ki kendileri otuz-kırk yaşlarında olsalar bile on sekiz-yirmi yaşlarındaki müşterilerine ‘abi’ derler. Bu olaya şahit olan VE ABİLER yalvarısından etkilenen Ece Ayhan, Mor Külhani’yi yazar:
“Şiirimiz karadır abiler.. SIDDIK AKBAYIR
SOKAKLARIN TEMİZLİĞİ ..
Sultan Aziz’le Paris’e giden heyette Şehremini Muavini Ömer Faiz Efendi de varmış... Paris Belediye Başkanı, İstanbul Belediye sormuş.
--sokakları temiz tutup yıkatmak için ne kadar para harcıyorsunuz?
*Ömer Faiz Efendi,beklemediği bu soruya şaşırmış.
--Eee şey demiş.Bizim sokak ve caddelerimizin iki tarafı dükkânlarla doludur. Berber, aşçı... Berber, sakal tıraşından kalan sabunlu suyu, bakkal peynirin suyunu, aşçı tencerenin yağını sokağa dökerler. Bunlar akarken sokaklar yıkanmış olur. Onun için bizde sokak yıkama tahsisi yoktur.
HASAN PULUR
15 Şubat 2025 Cumartesi
TİYATROSEVER KOMİSER..
Aşiye Nasıl kurtulur? oyununu oynuyoruz.Asiye'nin belalısının elinde rol gereği bıçak var. Polis bıçağa el koydu.Oyuncular gözaltına alındı. Sonunda arkadaşlarımız serbest kaldı,bıçak tutuklandı.Bir arkadaşımız,
--Komiser tiyatrosever olmalı dedi. Çehov'un ünlü sözü gereği belki de bir cinayeti önledi.
Anlamaya çalışan bakışlarımız arasında açıkladı.
--Ya hani Çehov der ya, bir piyes te duvarda asılı duran bir tüfek varsa , sonrasında patlayacaktır diye. Devletimiz de bıçak karşısında suskun kalmayıp, bir cinayeti önledi. Fena mı? GENCO ERKAL
12 Şubat 2025 Çarşamba
CAN YÜCEL SORGUDA..
Göz altına alındık. Neyle suçlandığımı bilmiyorum. Hayatını anlat dediler.Onun üzerinden bir şeyler bulup suçlayacaklar herhalde. Bir başladım, nasıl susturacaklarını bilemediler. Herkesi konuşturmak için baskı yaparken ,beni susturmak için baskı yaptılar.
--Siktir ol git deyip kovdular. CAN YÜCEL
SEVİMLİ OLMAK TA SUÇ
TRT de söyleşiler yapıyorum. O sene (1990) Aziz Nesin'in de 75 .ci yaşgünü.Aziz Nesin'i davet ettim.
--Boşuna yorulma, yayınlamazlar dedi.
Çok ısrar ettim.
--Öyle bir sohbet edelim ki, kimse sakıncalı bir şey bulamasın dedim.
Röportajın başlığını, ''Annem,Rüyalarım ve Aşk '' diye koyduk. Yapımcılar ikna oldu. Bu şekilde yayınlarız dediler.
Bir bant programı ile çok güzel bir sohbet oldu. Ama yayınlamadılar.
Gerekçe neydi biliyor musunuz?
--Bu söyleşi de Aziz Nesin çok sevimli bir insan olarak görülmüş.Evren Paşa'ya dava açan biri bu kadar masum gösterilemezmiş.
(O GÜZEL İNSANLAR-ZEYNEP ORAL)
İÇKİ VE RESİM
Yıl 1933.Abidin Dino, Halkın Dostu gazetesiiçin Atatürk'le röportaj yapacaktı. Çizgilerle röportajdı bu.Ata'yı çiziyordu ki,O çizdiğini gördü. Resme baktı, beğendi.
--Ancak, önümde kadehle olmaz,ayıptır,o kadehi sil dedi.
Abidin Dino, ''Resme imzanızı atarsanız silerim'' diye karşılık verdi. Atatürk, güldü,imzasını attı.Abidin,kadehi sildi. Atatürk, bir içki ısmarladı.
Aylar sonra Park otelde karşılaştılar. Atatürk, yanından geçerken,
--Merhaba ressam dedi. Ressam'a yine içki ısmarladı. ( O GÜZEL İNSANLAR-ZEYNEP ORAL)
11 Şubat 2025 Salı
PATATES..
“Patates denilen mahsul ki yer elması gibi bir şeydir. Bu mahsul insanda, hayvanda ekmek yerini tutar; çok yerler de halk bununla gıdalanırlar ve bu mahsul yağmur yağmasa yine olur. Maazallah bir memlekete çekirge düşse ve ekinleri yese, patatese zarar edemez. Hasılı bu mahsul fukara için çok faydalıdır.Hangi köylere de ekilir ise, her hane kendi idaresine yetecek kadar, bundan sonra mevsiminde patates ekecektir. Ekmeyen ahaliye ve ektirmeyen müdürlere, hükümet tembihini dinlemeyenler hakkında ceza icra olunacaktır” (SİSKAV, Sivas Valisi Halil Rıfat Paşa ve Tenbihnameleri, SİSKAV Yayınları, Sivas, 2002, s.61)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)