28 Aralık 2017 Perşembe
propaganda
Moskova'da işçilere hitap eden bir bürokrat, 'Gorki Caddesi'nde yeni binalar inşa ettik. Lenin Caddesi'nde on üç blok ve altı fabrikalık süper modern bir işçi mahallesi kurduk' diyor. Dinleyicilerden biri ayağa kalkarak, 'Affedersin, Yoldaş. Gorki Caddesi'nde oturuyorum ve her gün Lenin Caddesi'nden geçiyorum. Fakat bu binaları, blokları, fabrikaları hiç görmedim” diyor. Alaycı bir ifadeyle işçiye cevap veren bürokrat, “Yoldaş, caddelerde avarelik edeceğinize Pravda gazetesini okusanız iyi edersiniz” diyordu.
27 Aralık 2017 Çarşamba
tiyatro
Vedat Nedim Tör'le Reşat Nuri Güntekin tiyatroya gitmişlerdi. Vedat Bey'in bir oyunu sahneleniyordu. Güntekin üçüncü sırada uyuyan birini göstererek: - Bak, dedi. Senin eserinin tesirine. Vedat Nedim Bey sesini çıkarmadı. Ertesi gün bu kez Reşat Nuri Bey'in bir oyunu sahneleniyordu. Ve yine oyunu izlemeye gelmişlerdi. Bu kez Vedat Nedim Bey uyuyan birini gösterdi Güntekin'e: - Bak senin oyununda da uyuyan bulunuyormuş. Reşat Nuri hafifçe güldü: - Dikkat etsene Vedatcığım! Adam, üçüncü sırada. Dünkü adam o... Hala uyanamamış.. |
25 Aralık 2017 Pazartesi
münasebetsiz
Münasebetsiz Mehmet Efendi İkinci Sultan Mahmud’a “Münasebetsiz Mehmet Efendi” isminde birinden bahsetmişler. Merak edip, huzuruna getirtmiş. Biraz konuşmuş, aklı başında bir adam bulunca : - Sizin için münasebetsiz diyorlardı. Halbuki pek makul konuşuyorsunuz. Mehmet Efendi dereden tepeden bahsettikten sonra birdenbire Padişah'a sordu: - Efendim, zurna çalmasını bilir misiniz? Sultan Mahmut gayet tabii bir surette cevap verdi: - Hayır, bilmem. - Bendeniz de bilmem. - Ya? - Evet... Benim Bursa’da halamın damadının ihtiyar bir teyzezadesi vardı. - Evet... - O da zurna çalmasını bilmezdi. Sultan Mahmut mabeyinciye işaret etti. - Herifi çıkartın, şimdi bayılacağım!..
24 Aralık 2017 Pazar
BEDEL
Nurullah Ataç, Faruk Nafız Çamlıbel'den on beş lira borç almış ve ödememişti. Ne zaman gazetelerde şiirle, şairlerle ilgili bir anket açılsa Çamlıbel hemen Ataç'tan borcunu istetir, böylelikle de aleyhinde bir şey söylemesini engellerdi.
Bir gün arkadaşlarıyla otururken söz yine bu borçtan açılınca Çamlıbel bir "ah" çekti: .
- Keşke o zaman benden yüz elli lira isteseydi. On beş lira yüzünden aleyhimde söz söylemiyor, belki o zaman lehimde bile konuurdu.
Bir gün arkadaşlarıyla otururken söz yine bu borçtan açılınca Çamlıbel bir "ah" çekti: .
- Keşke o zaman benden yüz elli lira isteseydi. On beş lira yüzünden aleyhimde söz söylemiyor, belki o zaman lehimde bile konuurdu.
22 Aralık 2017 Cuma
gerila
Gerillaya yeni katılan birİ eğitim devresini tamamladıktan sonra gerilla olur ve bir gerilla taburuna verilir. Bir gün bu arkadaş bulundukları noktanın az ilerisinde bir yamaçta oturur ve üzerindeki iki el bombasından birini alır ve bomba ile oynar fünyesini hızla dönderir evirir çevirir bu arkadaşı gören Gerilla Komutanlarından biri
---Hewal neyapıyosun oynama bomba patlayacak
arkadaşta üzgün ama aynı zamanda kızgın bakışları ile
--hewal patlarsa patlasın bende bitane daha bomba var ne olacak
---Hewal neyapıyosun oynama bomba patlayacak
arkadaşta üzgün ama aynı zamanda kızgın bakışları ile
--hewal patlarsa patlasın bende bitane daha bomba var ne olacak
21 Aralık 2017 Perşembe
Ah bu Ruslar !
Kars’ta bir yerel TV, halkla röportajlar yapıyormuş. Muhabir, yaşlı amcaya sormuş:
– Şehirden, hizmetlerden memnun musun?
– Allah dövlete, millete, kaymakam bege, bölediye başganımıza zeval vermesin!
– Derdin yok mudur?
– Vardır…
– Vardır…
– Nedir?
– Doksan sene once buraya Ruslar geldi… Ha bu belediye binalarını, okulları, çeşmeleri, istasyonu, yolları, kaldırımları yaptılar, sonra gettiler… Yaptılar da doksan senedir bi kere “Kars’a gidek, yollar bozuldu mu, kanallar tıkandı mı bakak da tamir edek” demediler!
yetenek
XIV. Louis bazı şiirlerini, fikrini almak için Boileau'ya gösterir. Kötü şiirleri övmeye dili varmayan şair,
- Kralım, der. Yetenek ve gücünüzü bir kez daha kanıtladınız bize. Kötü şiirler yazabileceğinizi göstermek istediniz ve başardınız. Zaten sizin gücünüz neye yetmez ki!..
- Kralım, der. Yetenek ve gücünüzü bir kez daha kanıtladınız bize. Kötü şiirler yazabileceğinizi göstermek istediniz ve başardınız. Zaten sizin gücünüz neye yetmez ki!..
19 Aralık 2017 Salı
VALİ
ŞAİR Bahattin Ertürk arkadaşlarıyla demlenirken mekana vali gelir. Herkes ayağa kalkar,Bahattin'i de dürterler "kalkasana, vali girdi içeriye!"
Ertük hiç bozuntuya vermeden içkisinden bir yudum alır ve yanıtlar arkadaşını:
"Otur be yerine oğlum! Ne olmuş vali geldiyse? Bizde bunlardan tam altmış yedi tane var!"
"Otur be yerine oğlum! Ne olmuş vali geldiyse? Bizde bunlardan tam altmış yedi tane var!"
TEMBİH
Ercüment Ekrem Bey bir arkadaşını ziyarete gitmişti. Kapıyı açan hizmetçi sorar:
- Alacaklı mısınız? Verecekli misiniz? Yoksa ahbabı mısınız?
Ercüment Ekrem gülümseyerek yanıt verdi:
- Her üçü de...
Hizmetçinin aklı karışır gibi olduysa da hiç duraksamadı:
- O halde bugün gelmeyecek, akşama gelecek, evdedir buyurun!..
18 Aralık 2017 Pazartesi
ATATURK VE ŞİİR
Celal Sahir,Atatürk'ün huzurunda şiir okur.
Boş, boş, boş...
Sokaklar boş,
Meydanlar boş,
Dükkanlar boş,
Her taraf boş,
Ufuk boş,
Toprak boş,
Sokaklar boş,
Meydanlar boş,
Dükkanlar boş,
Her taraf boş,
Ufuk boş,
Toprak boş,
Atatürk dayanamaz.
_ Ne o Sahir, der, bu şiiri nüfus sayımı gününde mi yazdın?
_ Ne o Sahir, der, bu şiiri nüfus sayımı gününde mi yazdın?
16 Aralık 2017 Cumartesi
AHMET ARİF
Ahmed Arif'in tek şiir kitabı yayımlaması üzerine bazıları, "Tek kitapla şair olunur mu?" diye dedikodu yaparlar. Birgün dostları bu dedikoduyu iletirler. Ahmed Arif:
- Neden olunmasın? der. Tek kitapla peygamber olunuyor da neden şair olunmuyormuş?
- Neden olunmasın? der. Tek kitapla peygamber olunuyor da neden şair olunmuyormuş?
EFENDİLİK
Halet Efendi, kendisine dalkavukluk etmeyen Moralı Osman Efendiyi bir takım basit işlerle Anadolu’da dolaştırır. Ama onun bir gün kendisini görmek için geldiğini duyunca, sofaya koşarak karşılar ve gideceği zaman da merdiven başına kadar uğurlar. Olaya şahit olan İzzet Molla:
– Efendim! der. Bu adama etmediğiniz kötülük kalmadı. Şimdi bu kadar iltifat edişinizin hikmeti nedir?
Halet Efendi cevap verir:
– Evet, ben bu adamın her şeyini aldım. Ama üzerinde bir “efendilik” var ki, onu bir türlü alamıyorum. Onu görünce de saygı duymak zorunda kalıyorum.
– Efendim! der. Bu adama etmediğiniz kötülük kalmadı. Şimdi bu kadar iltifat edişinizin hikmeti nedir?
Halet Efendi cevap verir:
– Evet, ben bu adamın her şeyini aldım. Ama üzerinde bir “efendilik” var ki, onu bir türlü alamıyorum. Onu görünce de saygı duymak zorunda kalıyorum.
15 Aralık 2017 Cuma
PAŞA KALBİ
Katı yürekliliğiyle ünlü bir sadrazam söz ediliyordu. Pasa hastalanmis,
o sirada yanlarinda bulunan ünlü bir doktor kendisini tedavi etmisti.
Içlerinden biri doktora sordu :
– Simdi nasil?
– Iyilesiyor. Masallah, kalbi, yirmi yasinda bir gencin kalbi gibi.
Konusmaları dinleyen Tevfik Fikret kıs kıs güler:
– Elbette öyle olacak. O kadar az kullanıldı ki…
Içlerinden biri doktora sordu :
– Simdi nasil?
– Iyilesiyor. Masallah, kalbi, yirmi yasinda bir gencin kalbi gibi.
Konusmaları dinleyen Tevfik Fikret kıs kıs güler:
– Elbette öyle olacak. O kadar az kullanıldı ki…
14 Aralık 2017 Perşembe
Erdal İnönü
Sevinç İnönü bağırır:
- Erdal yetiş, fare var!
İnönü?nün cevabı:
- Bana ne söylüyorsun Sevinç! Ben kedi miyim!
13 Aralık 2017 Çarşamba
ihtilal
Bir gece Çar Nikola, Stalin'in rüyasına giriyor ve ona şu soruları soruyor, “Söyle bakalım Jozef, Rusya hala süper güç mü? Ordusu güçlü mü? Halk hâlâ resmi makamlardan ve polisten korkuyor mu ve siyasi rakipler Sibirya'ya yollanıyor mu?” Stalin bütün sorulara “Gayet tabii!” diye cevap verir. Çar'ın, “Ruslar hala votka içiyorlar mı?”sorusuna Stalin yine, “Gayet tabii!” diye karşılık verdi. Çar Nikola'nın “Peki votka hâlâ 40 derece mi?” sorusuna ise “Votkamız şimdi 45 derece!” diye cevap verdi. Bunun üzerine Çar, “Jozef, şimdi bana dürüstçe söyle, bu beş derece için ihtilal yapmaya değer miydi?” der.
12 Aralık 2017 Salı
KUDÜS
2 Filistinli genç Kudüs Mescid-i Aksa camisinin imamına başvururlar.
--Hocam
derler.
--Biz yahudileri Kudüsten çıkarırsak,yahudilerin hanımları bize helal olur mu? Onlarla oynaşabilir miyiz?
İmam,ters ters bakar.
--Siz onları bu topraklardan atın,sonra isterseniz gelin beni ...in.
--Hocam
derler.
--Biz yahudileri Kudüsten çıkarırsak,yahudilerin hanımları bize helal olur mu? Onlarla oynaşabilir miyiz?
İmam,ters ters bakar.
--Siz onları bu topraklardan atın,sonra isterseniz gelin beni ...in.
inek mi? ineyim mi?
Osman Bölükbaşı TBMM te DP iktidarı hakkında verip veriştirmektedir. Osman Bölükbaşı’nın sözlerine sinirlenen Başbakan Adnan Menderes kürsüdeki Osman Bölükbaşı’na bağırır; “Sürekli yalan konuşuyorsun be adam. Genel kurulu boşuna meşgul ediyorsun. Derhal in kürsüden!”. Kürsüde konuşmakta olan Osman Bölükbaşı, Adnan Menderes’e doğru döner ve gayet sakin “İnek Menderes!” der ve iner.
Adnan Menderes, daha sonra Osman Bölükbaşı’nın bu “İnek Menderes” sözünü kendisine yapılmış bir hakaret olarak algılar ve hakkında tazminat davası açar. Osman Bölükbaşı mahkemede kendini şöyle savunur:
- “Ne münasebet efendim. Ben kimseye hakaret filan etmedim. Sadece ana dilimi kullandım. Zira ben Türkmenim. Bizim oralarda ‘Aşağı ineyim’ demezler, ‘inem’ derler. Çoğulu ‘inek’tir. Ben de kibarlık olsun diye bu ‘inem’ kelimesini ‘inek’ şeklinde kullandım. ‘İnek Menderes’ten maksadım, ‘ineyim Menderes’ demektir!...”
sadaka
Eski devirlerde konağının penceresinde oturup dışarıyı gözleyen zengin ve cimri bir tüccar,
pencerenin altında dilenip , kendinden sadaka isteyen fakire karşı hizmetçilerine seslenir: -- Dilruba kız, söyle Seniye ye,Seniye de söylesin Gülbahar'a, Gülbahar da seslensin Firuze ye,
Firuze de gitsin şu dilenciye -Allah versin desin. Garibim dilenci de ellerini yukarı doğru açar ve yakarır: -- Ey büyük Allahım. Seslen israfil'e, israfil gitsin Cebrail'e,
Cebrail de gitsin Mikail'e, Mikail de söylesin Azrail'e, Azrail de
gelsin şu pezevengin canını alsın.
6 Aralık 2017 Çarşamba
PİÇ MEHMET PAŞA
Osmanlı da 2.Ahmet zamanında divan toplanacaktır.Padişah divana gelmeden vezirler kendi aralarında ülkenin durumunu ve toplantıya esas konuyu tartışmaktadırlar.Veziriazam-arkadaşlar-der.-ülkenin durumu belli.halk zaten zor geçiniyor.Padişah bizden yeni vergiler koymamızı isteyecektir.Ağız birliği yapalım,başkaca vergi çıkartırmayalım-der.Vezirler de buna uyacaklarını söylerler.Ama korktukları tek isim yalakalıkla ün yapan lakabı piç olan Mehmet paşadır.Padişah gelir ve günlük konuşmalardan sonra konu vergiye gelir.paşalar sözleştikleri gibi konuyu geçiştirmeye çalışırlarken piç Mehmet paşa atılır.-Padişahım -der.-baca vergisi koyalım.Anadolu da her evin bacası var.Bunlar ısınmak için ocak yaktıklarında bacalardan duman tütecek. Tüttükçe de vergi alalım.hem kontrolü de kolay .kimse vergi kaçıramaz-Padişahın aklına yatar ve divanı bitirir.divan sonrası Veziriazam bozulmuştur,yanındaki Şeyhülislama sorar:hocam,erkek erkeğe zina ile kadın ve erkeğin zinası arasında bir fark var mıdır? Hoca -tabii-der.erkek erkeğe zina daha kötüdür.Veziriazam-hayır hocam-der.-erkek erkeğe zinadan bir halt olmaz..ama kadınla erkeğin zinasından bir öyle piç doğar ki ümmet-i Muhammedin başına bela olur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)