25 Mayıs 2018 Cuma

ÜŞÜME

İnsanlığın en önemli sorunu nedir derseniz,hemen söyliyim. Isınamama sorunudur derim. Yani üşümesidir  insanoğlunun.
Gecen hafta sorsaydınız, adalet derdim. Daha once de insanligın en büyuk sorunu olarak isşizlıği  örnek göstermiştim.  Ama şu an İçin elbette üşümek, yani ısınamamak  dünyanın  hatta kainatın en önemli sorunudur. Eksi 5 derece soğukta munchengladbach tren garında Mehtap'ı beklemem le ilgili bir sorun değil bu. Ne zamandır düşünüyordum zaten. Barınma sorunu da, yiyecek sorunu da bununla birebir ilintilidir. Yeterli beslenmeyen insan doğal olarak üşür de aynı zamanda. Başını sokacak bir dam altı olmayan da üşür. Yeterince uyuyamayan,uykusunu alamayan insan da üşür. Kanı çekilen ,korkan da . Yanliş anlasılan ya da anlaşılamayan insan.... Sevmeyen,sevgisine karşılık göremeyen de. İftiraya ,yalana .adaletsizliğe uğrayan da zaten hiç ısınamaz .
 Önce elleri,ayakları...sonra burnu,kulağı. .onlar geçer,geçmeyen bir iç üşümesi kalır. Ağustos ayında +40 derece de üşür.

Isınmak için açgözlülüğe baş vurur. Her şeyi ister. Hırsızlık yapar,üşür. Hak yer,üşür. Sömürür üşür. Kendi dışında herşeye, herkese savaş açar. Doğayı tahrip eder,katliamlar yapar,savaşlar çıkarır üşür. Isınamaz bir türlü.
Elleri üşür, ayakları üşür, gözleri üşür, fikirleri üşür, davranışları üşür, düşünceleri üşür, gündüzü üşür, gecesi üşür, umudu üşür. Üşümeyen bir yanı kalmaz. Cehennemi sıcaklığı arar durur.
Ne zaman ki bu dünyanın bir ortak vicdanı olur ve herkes bu vicdana uyar,bir şeyler ısınmaya başlar, O zaman savaşlar, sömürü, talan son bulur ; insanlığın üşümesi sona erer.
Hah,Mehtap ta geldi zaten. Hadi şimdi sıcak bir kafe arayalım kendimize.

16 Mayıs 2018 Çarşamba

SOL = VİCDAN

Son İsrail saldırısı ile ilgili israil basını neler yazıyor diye internet sitelerinden takip ettim. Bir şey dikkatimi çekti. Zaten siz de okuyunca göreceksiniz. İyi ki bu dünya da SOL diye bir şey var. Kızarız, yetersiz görürüz,hayalci buluruz,ayakları yere değmemiş deriz,entel muhabbetiyle içinin bosaldıgıni düsunüruz ,modası geçmiş gözüyle bakarız,konuşmaktan başka birşey yapmazlar algısı kazandırmisiz. Bölünmeye yakindirlar,3 solcu bir araya gelse 30 franksiyon çıkar demişiz. En ağır eleştirilerle başbaşa  bıraktığımız SOL siyasetin nasıl bir vicdanı olduğunu bu aşağıdaki 2 gazeteyi özetleyerek okuduğumuzda daha iyi anlıyoruz.
İlki Haretz adlı bir sol gazete. Baş yazısı :
Kudüs te açılan büyük elcilikten mümkün olan en uzak mesafede,geleceği olmayan onbinlerce çaresiz insan yardım çağrısı yaptı. İsrail televizyonlarında bazı haber programları kapana kısılmış 2 milyon insanın trajedisini gösterdi. Bu yürek yakan görüntüler protestoların asıl sebepleri.
İsrail'in sınırlarını savunma hakkı,sınırı geçmeye çalışanlara istediğini yapabileceği anlamına gelmez.
Sınırın 2 tarafındakiler aynı yaşta.bir tarafta askerler ( ki tehdit altında degiller), karşılarında ise çoğunluk silahsız,korumasız, büyük çoğunluğu işsiz gençler.
Bu da Yedioth Aharanot gazetesi,baş yazısı :
İsrail'in bağımsızlığına kasteden ,intihar maksatlı girişimde bulunan onlarca Filistinli öldü. 70 yıldır aynı şekilde davranan Gazzeliler, evlerini korumaya calısmiyorlardı;İsrail'i istila etmeye çalışıyorlardı. İsrail'e girselerdi ne yapmaya niyetli olduklarını açıkça belli ettiler.Hamas'in,pazarlıkta koz olarak kullanmak amacıyla asker  ,sivil kaçırma niyetleri vardı. Eylemi Hamas'in prestijini yükseltmek ve bölgedeki hakimiyetini garanti etmek için gerçekleştirdiler.
Nasıl?
Dediğim kadar varmış di mi?


7 Mayıs 2018 Pazartesi

Ben Almanyadaykene. ...


1534 sefer sayılı THY Sabiha Gökçen ucagi ile Düsseldorf tan havalandigim su an da okey oynamak için açtığım laptop'a  bu yazıları ekliyorum.
Edirne den dışarıya başını uzatmamis 60 yasinda ki bu adamın bir sekilde geldigi  Almanya hakkında size farklı ve bilinmedik bir şeyler anlatması mümkün değil.
Zaten Almanya nin da bir bilinmezligi yok artık. Herkesin öyle böyle bir akrabası, bir dostu illa ki var . Ama yine de ben den duymak isterseniz şöyle söyleyim.
Almanya, park,park,park yine park.
Meydan,meydan yine meydan. Büyük şehirler kadar en küçük yerleşim birimlerinde dahi merkez de bir kilise,onun etrafında kocaman bir meydan.Sonra da etrafi kafelerle ,heykellerle  cevrili yesil alanlar. Biz bukadar yesili ancak Artvin de goruruz. Orada da kismen bakir kaldigi icin. Burada ise yesil insanla barisik bir yasam surüyor.şehir de hem de şehir dışında göz alabildiğince yeşillik.
Almanya'nın bir rengi yeşil ise diğeri de kırmızı.
  Sanki dünyanın tüm kiremitlerini tuğlalarını toplamışlar, buraya getirip ev yapmışlar. Şehir ve kasabalarda çok sayıda tuğla evler görüyorsunuz. Hele köylere yolunuz düştüğünde doğanın yeşili ve evlerin kiremit rengi dışında başka renk size haram sanki. Sivri çatılar, 2-3 katlı tuğla evler,geniş bahçeler ve insansız sokaklar. İşte Almanya. Görenler tüm kuzey ülkelerini aynı şekilde tarif ediyorlar.
Bir de nüfus sorunu göze batıyor. Nerdeyse ülkemiz nüfusuna sahip bu ülkede yuzolcumu bizden az olmasına rağmen metropol denecek büyüklükte şehirleri yok.en büyük şehirleri Berlin,Köln, Münih falan. Nüfusları 6 milyonu geçmiyor bile. Nasıl yapmışsa adamlar sanayi tüm ülkeye yaymislar. Tarımda ihmal edilmemiş. Ekilmeyen boş tarla yok.Köyden kente göç diye bir kavram da yok. Köyler her türlü alt yapıya ve konfora sahip. Evler ,sokaklar bakımlı,  en ücra köye bile düzenli ulaşım varken kentlerde yığılma yok.sessiz ve sakinliği sevenler sayesinde tersine göç yaşıyor ülke.
 Bu 3 ay süresinde tanıştığım tüm Türk dostlarımın büyük çoğunluğu  bir şekilde ülkelerine dönme hayaliyle yaşıyor. Sosyal yardım alanlar bile. Bir çoğu psikolojik rahatsızlıklarını öne sürerek sosyal yardımlarla geçinen insanlarımızın çalışmamak için öne sürdükleri bu gerekçe ilerleyen zamanla gerçeğe donusuyor. Büyük şehirler dışında çalışmayan erkekler tüm gün kahve köşelerinde vakit geçirmekteler. Kürt,alevi ve demokrat kesim dışında ki türkler de Erdoğan'ın popülaritesi hemen göze çarpıyor. Soru üzerine Almanya'nın beğendiğiniz yönlerini anlattığınız da "ya öyle de . Aslında tam da öyle değil " gibi kırık bir türkçe ile gizem yaratıyorlar.
" Ulaşım sorunu diye bir şey yok. Her yere trenle gidiliyor. Ben böyle birşey görmedim " gözlemine karşı konuyla ilgili olsun olmasin sirasiyla şu yanıtlar geliyor.
-Evet oyle
--gidilmesine gidiliyor  tabii...
--Eskiden ulaşım daha kolaydı.
-simdi trenler çok tehlikeli.
--geçen bizim coçuklar Amburg da 2 alman dövmüş.
- Bir bilet almayı unut.Bak nasıl geçiriyorlar kol gibi. Şerefsiz bunlar ya.
-- .Aaa gecén hafta 3 gün bizim evin önünden çöpleri almadılar.
--Bizlere 2.ci sınıf insan gibi davranıyorlar. Bizim buraya katkılarımız olmasa... (bunu söyleyen geldiğinden beri yardımla geçinen biri)
--örö ne kadar artmış Hüsam bi baksen ya..Didim de bizim evin yanında ki yeri de oğlana alalım diyoz.
--hah ha ha. Bak sen bi şey anlatayım. Buraya yeni gelen bir türk arkadaşıyla bara gitmiş. Bira istemişler.  Kadın getirmiş. Bittesön demiş. Bunlar da bilmiyorlar ya bütün gece bitişik oturmuşlar.  Anladın?bittesşön'ü bitişin diye anlamışlar. Ha ha ha.
Bi arkadaş ortamında ben almanyadaykene diye çevireceğim geyiğin kabasını izlediniz.
Uçağımız inişe geçti. Bir başka yurt dışı seferimizde buluşmak üzere çüzzzzz.

--
--