22 Eylül 2018 Cumartesi

YUROLOM

3sin x-4cosx=0 olduğuna göre cos2x değeri nedir problemini çözmeye   çalışan bu uzun boylu,koca burunlu,yüzü sivilceli ergen ben oluyorum.
Doğancılardan, Ahmediye ye inen bu yokuşta 3 gozlükçü dükkanı var. Biri Kızılay'ın hemen yanında rahmetli Adil köktenar'in dükkanı Adil optik,diğeri 100 metre kadar aşağıda, aynı sırada Ahmet Dilan'ın Dilek optik.
Ahmet abi'nin taksici Mustafa diye bir gençle açtığı ortak dükkanı ise,daha yukarıda Üsküdar Musiki Cemiyeti sokağının köşe başında Güven optik.
Dilek optik elemanları arasında bir Bakırköy lü  ( rahmetli) Murat Çavuş var,bir de ben varım. Murat'ın düzgün diksiyonu ve başarılı tezgahtarlığı yüzünden ,atıl eleman olarak ben Güven Optiğe bakıyorum. Dükkan iyi iş yapmadığından  bütün gün temizlik sonrası o seneki üniversite sınavlarına hazırlanıyorum.
 Üzerine eğildiğim yardımcı ders kitaplarından bir ses ile ayrılıyorum.
YUROLOM...YUROLOM...
Gittikçe yaklaşan sesi dışarı çıkarak karşılıyorum. Orta boylu,yuvarlak yüzlü, karışık ve kır saçlı,sonraları hep aynı kahverengi kazakla yaz-kıs göreceğim bir adam,elinde ince sopa gibi bir şeyi duvarlara, dükkanlara, camlara sürterek  YUROLOM,YUROLOM bağırarak yokuşta aşağıya inmekte. Benim dükkanın önünde durmamı umursamadan elindeki sopayı vitrine sürterek ilerledi. Kızılay'ın orda çaycı Kadir'in çırağı da elinde tepsi ile peşine takıldı. YUROLOM,YUROLOM diye o da eşlik ediyor.
Orada çalıştığım 8 ay boyunca  aşağı yukarı haftada 1 kez şahit olduğum ve ne olduğunu anlamadığım bu YUROLOM lafını aradan geçen 40 yıldan sonra  bugün ilk kez duydum.
--Zivırtma da biyon koşturuve bakem. Tostlari bekleyip dururlar. YUROLOM.
Köyceğiz in yol üstü kır lokantalarindan birinde masamızı silmekte olan Orhan Usta'nın ilerideki bir masa için yardımcısına seslenmesi ile dona kaldım.  Şaşkınlığımı yorgunluğuma veren Mehtap ise,
--Bir elini yüzünü yıka istersen,açılırsın diyor.
Beni geçmişe götüren bir kelime yüzünden kendimi evimde gibi hissettiğim bu mekanda geçirdiğim 1 saat içinde işittiğim,  içinde  YUROLOM  geçen 2-3 sözcükle kelimenin gerçek anlamını öğrenmeme rağmen  emin olmak icin yine de Orhan Usta'ya sordum.
--Orhan abi, YUROLOM,YUROLOM diyorsun . YUROLOM ne demek ya?
--Bizim Muula dilinde ürü oğlum demektir. Hindi şu gençle va ya. Hepisigi pek bi tenbel. Arada bosduruvermesinle diye YUROLOM deriz.is vasa işe, iş yokise durma ,ürü.
Mola bitiminde arabaya doğru giderken ,Orhan Usta'nın elini sıkıca tutuyorum.  Yanaklarından öpüp,
--Orhan usta, bana da YUROLOM desene bir. Yoksa vallahi gitmem diyorum.
Orhan usta, mahcup şekilde ellerini yana açıyor. .
--Aman beyim,estafulla.

14 Eylül 2018 Cuma

Semra hanımın gözlüğü

Yorgun ve uzeri kahverengi lekelere dolu bir el, kendi gibi solgun ve renkleri dökülmüş, üzeri yer yer çatlaklar la dolu eski bir kemik çerçeve ile tezgahtar 'a uzandı.
-şu çerçeveye yakın cami takar mısınız?
 Nuh nebiden kalma çerçeveyi elinde sağa sola döndürerek iyice inceleyen genç,
--buna cam taktırmaya değmez. Elimiz de çok ucuz çerçeveler var. Hem daha ekonomik olur. İsterseniz...
--istemez. Takabiliyorsaniz buna takın.
Adamın bir anda yükselen kararlı  sesi ile, tezgahtar
--Takarım da... kırılırsa sorumluluk almam diyerek yükü üzerinden attı.
Az önce ki otoriter ses,
--en azından bir deneyelim diyerek riske ortak olduğunu belli etti.
--Siz yine de kırmamaya özen gösterin
demeyi de ihmal etmedi. O esnada yeni demlenmiş  çay tablası ile çarşı esnafını dolaşmayı alışkanlık eden  caycı'nin soru sormadan eline tutusturduğu çay bardağı ile banko önünde ki koltuklardan birine ilisiverdi, Ekrem Şekercigil.
--Hayat neydi? Tesadüf! Kocaman bir tesadüf. Aklın,bilgin,aldığın eğitim, dünya görüşün ne olursa olsun,yaşam karşısında küçücük birer zavallısın demişti Semra Hanım,30 lu yaşların başında daha nişanlı iken bir akşam yemeğinden dönerken.
--öyle ise yaşama karşı bu hoşgörüsüzlüğün ne? Neyi değiştireceksin ki?
46 yıllık evlilikleri sırasında Semra Hanım,  teslimiyetciliğe varacak ölcüde geride kalarak hayatında sürekli mükemmelliği arayan Ekrem bey'in yoldaşı olmuştu. Ekrem bey, Siemens te ki ağır iş yüküne rağmen evlilikten balayına,çocuklara isim koymaktan gideceği okullara,akşam için hazırlanması istenen zeytinyağlı dolmadan, kayınvaldenin yaşgünü için sipariş verilmesi gereken pastaya dek her konuda ayrıntıları en ince noktasına dek hesaplarken ,Semra hanım bu evliliğe sırasıyla " sen bilirsin hayatim", "fark etmez " ya da "hiç önemli değil " gibi cevaplarla katkı da bulunurdu. 46 yıl boyunca hayatında hiç bir suprize yer vermeyen , prensiplerle cevrelenmis bu birliktelik Semra hanımın çoklu organ yetersizliğinden vefatı ile sarsıldı. Eskiden günün her saatinde telefonu calinabilen bu evin, önce telefon cinlamalari azaldı. Büyük oğlan dışında diğer 2 çocuk hiç gelmemeye başladılar. Bayram ziyaretleri bile zorunlu misafir gezmeleri gibi oldu. Erken kalkmak için hep bir mazeret vardı.cocuklari, komşuları eve bağlayan yaprak sarmalar, 5 çayları, elmalı kek ler kalmayınca sürekli her şeyden ve herkesten yakınan ,işini iyi yapmayan herkes için yüksek sesle söylenen Ekrem beyin saygı duyulan mükemmelliği çevrede huysuz ihtiyar diye algılamaya başlandı.
Bir sabah sifonyerin  cekmecesinde bulduğu Semra hanımın eski gözlüğünü yedek yakın gözlüğü olarak yaptırmak istedi. En azından  sabahları kalkmadan sözcü gazetesini okuyabilecekti. Çayı içtiği süre zarfında bekliyor olmasını fırsat bilen gözlükcü tarafından yeni cam takılarak kendine verilen gözlüğü gözüne taktı. Kendine uzatılan yakın eseyli okurken çerçeveye sinmiş Semra hanımın kokusunu farketti. Bir zamanlar uzun boylu ve büyük göğüslü kariyerist  kadınların peşinde koşarken unuttugu o koku. Farkettiği  bir şey daha vardı. O yaşamı ne kadar kurgularsa kurgulasın, aslında onun da yaşamını kurgulayan, arada ezik diye  aklında geçirdiği,  "evet canim","elbette bir tanem"diyen bir iradenin esiri idi.

1 Eylül 2018 Cumartesi

Içki ve cami

Urfalı Babi adıyla bilinen ozan Yılmaz kayral,kadrosunda saz çaldığı halk müziği sanatçısı Izzet Altınmeşe tarafından akşam yemeğine davet edilir.Sofrada içki bulamayınca,izzet Altınmeşe sebebini açıklar:
--Aşk olsun Babi,benim evim meyhane mıdır?
Babı, şaşırır ve sorar.
--Sen benim evimde sürekli namaz kılardın. Benim evim ibadethane miydi?