27 Ekim 2018 Cumartesi

Payamcalı Memet

Dede mirası evi temizlerken tavan arasında bulduğum kitaplar arasında kayboluyorum.
Elimde sararmış, yaprakları toz içinde, yer yer bükülmüş çok sayıda eski kitapları pencereye doğru yanaşıp gün ışığıyla incelemekteyim. Feridun Fazıl Tülbentçi, Abdullah Ziya Kozanoglu.Birini bırakıp birini alıyorum. Cem sultan, Türk korsanları,  Seyit Ali Reis,
Sonra Resat  Ekrem Koçu'nun  Esirci başı, İstanbul Tulumbaciları. ..
Murat Sertoğlu 'nun   Atcalı kel Mehmet kitabı ile  Adalı Halil,Kel Aliço  Koca Yusuf gibi gureşcileri anlattığı Tercüman gazetesinden kesilerek ciltlenmis pehlivan tefrikaları. Tüm kitapları  özenle yere bırakıp üstümü başımı silkeledikten sonra rastgele elimi attığım Mucip adlı,soyadı yırtılmış  bir yazarin         " yeni zaman müsveddeleri" adlı kitabını karıştırıyorum. Bir çok sayfaları eksik ve yırtılmış kitabın gözlüklü karekteri üzerine yoğunlasinca diğer kitapları bırakıp olduğum yere oturuverdim.
 "......elinde ki diş fırçasını falcata gibi kullanıp tuvalet aynasından kendine nara atan,havlusunu siperlik olarak omuzuna almış Payamcalı Memet, bir gece önce lüküs ışığında okuduğu Ref'i Cevat Ulunay'ın  " Eski zaman kabadayıları"nın etkisinden daha ayilamamistir.
Yüreğinde patlamaya hazır fırtınalara karşılık, yüzünde ki masumiyet ve gözünde ki kalın numaralı gözlüklerle bir Arap Nasri olamayacağının farkında.
Az gören gözleri, aksayan sağ ayağına rağmen mahallenin delikanlıları arasında ki bitirim sohbetlerinden aklında kalan  naraları ayna karşısında ziyadesiyle patlatmaktan keyif almakta,bir kaç dakikalığına da olsa bambaşka bir hayalde yaşamaktadır.
Heeyyyt lan!
Raconsa racon,
Fiyakaysa fiyaka.
Pantolonumuz 35 paça,
Gömleğimiz açık yaka.
Tanı eşini dostunu heyt,
Geliyor Payamcalı Mehmet.
Heyyttt ulan!.
15 yaşında Üsküdar da hiç te dahli  olmadığı 1 kişinin ölüp, 3 kişinin yaralandığı bir fırıncı kavgasına karışması tamamen bir tesadüf eseridir. Sorgusuz sualsiz atıldığı Paşakapısı cezaevinde masumiyetinin anlaşılması 2,5 seneyi bulur.
 O donem hapishane idaresine  bir ihbar yapılır. Mapuslar tarafından dışarıya görünmez kalemlerle haber sızdırılmaktadır . Dolmakalem hanesine çekilen limon suyu ile normal kalemle yazılmış satırların arasında ki boşluğa ,meramlarini yazmaktalar. Mektubu alanlar, kağıdı ısıtınca görünmeyen yazılar ortaya çıkar. Bir arama sırasında Dolmakalem Payamcalı da çıkınca dolmakalemi kaptirmak istemeyen Esrar işi yapan koğuş ağaları tarafından bir isyan çıkarılır.
Hayatı boyunca nefret ettiği kalın camlı gözlüklerinin arbede sırasında kırılması ve biçare tavrı onu beladan korur. Uğrasılmaya değmeyeceği düşünülerek bedel Adem  Baba denilen yoksul mahkum tayfasına ödetilir. Payamcalı bir kerelik falakaya ile ucuzdan kurulurken,  Tayınlar ve teneffüsler azaltılıp, 3 ay boyunca görüşler kaldırılır.
2,5 yıl sonra fakirhanesine dönen Mehmet, yaşlı annesinin elini öptükten sonra uzun yıllar ayrı kaldığı memishanesine ve aynasına kavuşmanın heyecanı içinde, tekrar narasını patlatır.
Heyttt ulan !
Gozlügümün kenarı,
Sarı pirinç tokalı.
Yeni çıktı mapus tan,
 Paşakapısı  çakalı.
Heyttt ulan!  "







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder