28 Şubat 2019 Perşembe

Aşkenaz fıkrası

Kısa bir süre içinde çok zengin olmuş bir işadamı, hahama gelir: 
“Rebbeleben”(=sevgili haham), büyük bir sıkıntım var.”
“Nedir oğlum? Anlat ki, sana yardımcı olmaya çalışayım.”
“Yaa, daha bundan birkaç yıl önce bir sürü dostum, arkadaşım vardı. Hep birlikte Şabat’ta dua eder, bunun dışında da sık sık görüşür, şakalaşır, gülerdik... Şimdi ise haftanın altı günü daha çok çalışıyor, iyi de para kazanıyorum, ancak ne Şabat’ta birlikte sinagoga gidebiliyoruz, ne de diğer günlerde eskisi gibi anlaşıyor, eğleniyoruz... Ne oldu acaba – bunun kabahati bende mi, yoksa onlarda mı?”
Haham sakalını hafifçe sıvazlar ve şöyle bir etrafına baktıktan sonra iş adamına yönelir: 
“Bak, oğlum, sana izah edeyim... Önce şu pencerenin kenarına gel ve dışarıya bak, ardından da bana neleri gördüğünü söyleyiver...”
“Eh, çok basit: Sokakta oynayan çocukları, bir seyyar satıcıyı, pazara giden kadınları görüyorum...”
“Tamaaam – çok güzel... Şimdi de şu aynanın önüne git ve orada ne gördüğünü söyle...”
“Kendimi?”
“Eveeet, aynen öyle... Bak, dinle şimdi oğlum: Pencere de, ayna da camdan yapılmış, değil mi? Ne var ki, aynı camın arkasına birazcık gümüş suyu sürüldüğünde, bu cam artık diğer insanları göstermez – sadece seni gösterir... Anlıyor musun, oğlum? Gümüş, altın, para – kısacası maddiyat ve ihtiras ile diğerlerini değil de, sadece kendimizi görür, kendimizi düşünmeye başlarız – diğer insanlar da eninde sonunda bize sırtlarını çevirirler – ve biz, gittikçe daha da yalnız kalmaya başlarız. Anladın mı şimdi?
EŞKENAZ MİZAHINDA GEZİNTİLER

21 Şubat 2019 Perşembe

Duruş



   Akraban değil,dostun değil. Konuşmuşluğun bile yok. Adını duyarsın uzaktan uzağa .Ama  adı geçti mi için kıpırdar, kulak kesilirsin. Sen de bir anlam veremezsin bu ilgine. Ama vardır iste bir sebebi. Kafana yer etmiş bir defa. Ya kahvede güzel gülmüştür sana, ya dolmuşta yer vermiştir ‘’otur bacım ‘’ diyerekten. Ya ailenden birine karşılıksız bir iyilik yapmış bir daha görünmemiştir. Ya ne bilim işte düştüğün komik bir durumdan ötürü gülmemiştir herkes gibi. Seversin ve saygı duyarsın işte.

 Kazım koyuncuyu niye sever insan? Ya da Ahmet kaya ’yı ? Sırf şarkıları mıdır onları sevdiren? Dünya kadar daha güzel sese sahip,onlardan daha iyi şarkı söyleyenler de vardır elbet. Evet her ikisi de özgün ve farklı müzikleri ve tınıları vardır. Sesleri de öyle. Öyle de onları sadece sevsen anlarım. Dünya kadar şarkıcı tanır seversin ya, bu ikisi farklı. Aşık Veysel gibi seversin. Neşet Ertaş gibi saygı duyarsın bu isimlere. Posterlerini Che Guevera ve Deniz Gezmişle beraber, Bob Marley’le beraber asarsın gönül bahçene.

  Bazı insanlar bu açıdan farklıdır. Gönül tel 'in onlara karşı hassas ve yumuşaktır.

 Çünkü insandan yana bir duruş, ve tavırlar vardır. Sadece İyidirler demek istemiyorum. Ama onlar  gibilerini farklı kılan iyi insan olmalarının dışında  iyi bir duruşları olmalarıdır. Tavır' a hayran olmak böyle bir şey işte.