15 Mayıs 2020 Cuma

vehbi koç

1980 senesinde Koç Holding’de Sanayi İşleri Koordinatörü olarak çalıştım. Yeni bir yatırım projesini Vehbi Koç’un onayına sunmak üzere hazırlık yaptık ve huzuruna çıktık. Vehbi Bey hazırladığımız üç farklı senaryoyu dinledi ve şöyle dedi: “Hazırladığınız üç alternatif de kârlı. Bu yatırımın zarar etme ihtimalini hiç hesaplamamışsınız. Şimdi gidin, bu yatırım hangi şartlar altında zarar eder, ne kadar zarar eder ve biz ne yaparız sorularını cevaplayan dördüncü bir hesap hazırlayın. (…) Zarar etmeyecek iş yoktur. Benim için kârın az veya çok olması önemli değildir. Şirket kâr ettiği sürece mesele yoktur. İş, zarara, dönünce bana geleceksiniz. Ben de patron olarak o zararı karşılamak zorunda kalacağım. Ben ne kadar zarara dayanabileceğimi biliyorum. Öğrenmek istediğim, kötü ihtimalde oluşacak zararın büyüklüğüdür. Eğer rakam takatimin üzerinde ise, bu işe girmem. Altında ise, zarar etme riskini kabul edebilirim. Siz de yatırımı, benim zarara tahammül takatime göre yeniden projelendirirsiniz. Kârın azami haddi yoktur, fakat zararın azami bir haddi vardır.” (ege cansen)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder