26 Ağustos 2021 Perşembe

VEJETERYAN

ŞİŞLİ Ermeni sosyetesinde vejetaryenlik o sıra pek modadır ve bu sosyeteye mensup Siranuş ve Tamar hanımlar Bağlarbaşılı yoksul akraba Seta hanımı da yanlarına almışlar, uyguladıkları bitkisel rejim hakkında konuşmaktadırlar. Önce Siranuş hanım sebze ve meyvalarını ballandıra ballandıra anlatır. Sıra Tamar hanıma gelince o da, ‘eğer ağzıma tam bir senedir tek lokma et girdiyse rahmetli babamın mezarını görmek nasip olmasın’ diye yemini basar. Seta hanım bu züppeliğe dayamaz ve Tamar'a dönerek, ‘ha, her akşam sen Mihran’dan yediğini Samatya bostanının zerzavatı sanoorsundur'u yapıştırır. HADİ ULUENGİN

SİİRT TÜRKÇESİ

Siirt'e yeni atanan bir Vali (İZZETTİN ÇAĞPAR), Arapça konuşmayı yasaklamış. kayınpederlerinden evlerine dönen bir hemşerimiz ve eşinin önüne bir polis çıkıvermiş. :-Gecenin bu saatinde nereden geliyor sunuz? demiş.Türkçe bilmeyen Siirtli kuracağı her cümlenin donuna '' DEN'' takısını eklerse bunun Türkçe olacağını sandığından :-MIN BEYT EHMESİNDEN!“Kayınpederimin evinden geliyorum demiş.  Polis , anlamayınca -KELİYESİNDEN!KELİYE Siirt’çe (KAVURMA) demek. Böyle söyleyince, Polisin kavurma için davet edildiğini anlayacağını sanıyor olmalı ki, -RIHNA BEYT EHMESİNDEN, TAKTAKINDEN, RAKRAKINDEN, KELİYESİNDEN, GERGİŞ-MERGİŞ! (Kayınpederlerimize gitmiştik. Kavurma yaptıkları için bizi davet etmişlerdi. Kapılarını TAK-TAK, RAK-RAK çaldık. Önümüze kavurma ve et koymuşlardı.İştahla yedik! ) Polis, birşey anlamasa da devam et, git! demiş. polisin eliyle yaptığı işaretin “yolunuza devam edin” anlamına geldiğini anlayan Siirtli, gururlanarak karısına söylenmiş:-Polis olmuş ama, daha Türkçe konuşmasını bilmiyor! (FATİH ARITÜRK)

HIRS

Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Valisi olunca Mazhar Osman şunları söyler; “Onu iyi tanırım, benim yanımda yetişti.. Yetenekli ve hırslıydı.. Bir an önce yükselmek istiyordu.. Sonunda Ordinaryüs Profesör oldu ama üniversitede bunun üstünde bir makam yok!.. Şimdi valiliğe getirildi.. Yakında milletvekili, sonra da bakan olmak isteyecek ve sanırım olacak.. Sonra başbakanlığa gelmek isteyecek.. Türkiye’de bu da olabilir.. Siyasetin en yüksek makamı Cumhurbaşkanlığı, belli olmaz, Cumhurbaşkanlığına da getirilebilir.. Fakat daha sonra “PEYGAMBER” olmak isteyecek ki, işte o zaman onu yine bana, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne getireceklerdir!..”

23 Ağustos 2021 Pazartesi

ŞAİR ADI

Genç birşairken, Beyoğlunda Tarık Dursun K'ya rastladım. yanında bir adam. Tarık bizi tanıştırdı. Adam adımın Ülkü Tamer, olduğunu öğrenince acayip bir tepki gösterdi. --Sende mi erkeksin? --Efendim dedim. Tarık , ''Ben birşey anlamadım '' dedi. Adamı kolundan tuttu. Adam, sinirle, --bIRAK ABİ YA, Ben kime yakınlık duysam erkek çıkıyor. Ege Ernart'ı kız sanıyordum,erkek çıktı. Ece Ayhan'ı kız sanıyordum, o da erkekmiş.Son ümidim Ülkü Tamerdi. Karşıma böyle bir adam çıktı. Biz kime yazılacağiz. ÜLKÜ TAMER

AYDIN EVİ

Muğla’dan bir grup aydın arkadaşım sürekli beni Muğla’ya davet ediyorlardı ve görürsem çok seveceğimi hatta oradan ayrılamayacağımı belirtiyorlardı. Bir ev yapmışlar, hiçbir kimyasal yapı malzemesi kullanmadan, tümüyle toprak kerpiç, boya kullanılmamış, beton kullanılmamış... Evde elektrik yok, suyu kuyudan çekiyorlar, işliyorlar. İnternet yok, haşere ilacı kullanmıyorlar. Bahçedeki bitkilere hiçbir kimyasal kullanmıyorlar. Karbon ayak izlerini minimize edilecek en düşük noktaya çekmişler. Bu evi uzun uzun anlattılar ve benim bunu görünce bayılacağımı düşünüyorlardı. onlara dedim ki “Tarif ettiğiniz gibi evden canımı kurtarana kadar akla karayı seçtim. “Bu yüzden dedim, “Siz ne zaman düzgün bir ev yapıp elektriğini, suyunu çekerseniz beni o zaman çağırın”. S.S. ÖNDER

19 Ağustos 2021 Perşembe

KARS FIKRASI

Bir gün biri çıxır söyüd ağacına. Dostu deyir: «Hara çıxırsan?» — «Armud yeməyə». Dostu deyir: «Axı bu söyüd ağacıdır». -«Nə olsun, armud cibimdədi».

16 Ağustos 2021 Pazartesi

HALİL LÜTFÜ DÖRDÜNCÜ

.Benzin zammına aşırı tepki veren, cimriliğiyle ünlü Halil Lütfü Dördüncü'ye, "Hoca, senin araban yok ki, neden bu kadar tepki veriyorsun" diyen meslektaşlarına, "olsun bizim de, çakmağımız var ya" ENGİN KÖKLÜÇINAR

VALİ'NİN KÖPEĞİ

Yıl 1947. Tek parti iktidarının ünlü valilerinden İzmir Valisi Şerif Soyer Konya’ya tayin olur. Bir kaç ay sonra vali beyin köpeği bir garsonu ısırır. Ancak vali bey köpeğinin müşahadeye (tetkik, kontrol) alınmasına izin vermez. Adeta köpeğinin dokunulmazlığı varmış gibi... İş basına akseder. Bedii Faik’de Dünya Gazetesi’nde bir kaç yazı yazar. Ve dokunulmazlığı eleştirir. Ancak vali direnir. Hatta gazeteye bir iki ikaz mektubu da gönderir. Vali olayı inkar eder. Sonunda Bedii Faik yanıt verir. “ Bazı şöhretlerin adlarıyla birlikte, bazı hayvanlar aklımıza gelir. Mesela Nasrettin Hoca denince eşeği, Resneli Niyazi denilince geyiği, Kloepatra denince, O’nu ısıran yılanı anmadan geçemeyeceğimiz gibi, şimdiden sonra anlaşılıyor ki, Şefik Soyer der demez de, hemen bir köpeği hatırlayacağız. ENGİN KÖKLÜÇINAR

13 Ağustos 2021 Cuma

ÇALLI'NIN PALTOSU

“İbrahim Çallı ile Recep Peker galiba Rejans’ın vestiyerinde karşılaşmışlar. İkisinin de paltosu aynı. İbrahim Çallı ‘Aa ikimizin de paltosu aynı’ demiş. Bunun üzerine Recep Peker ‘Ama benimkinin içinde kürküm var’ deyince; İbrahim Çallı: ‘Hocam benimkinin de içinde İbrahim Çallı var’ demiş.”

İYİ POLİTİKACI

Churchill, iyi siyasetçi olmayı anlatmaktadır. “İyi bir politikacı yarın, ertesi gün, bir hafta sonra, üç ay veya bir yıl sonra neler olacağını tahmin eden, önceden gören insandır. Sonra duraklıyor, iki-üç nefesten sonra gülümseyerek devam ediyor. ‘Sonra da, tahminlerinin niye çıkmadığını inandırıcı ve ikna edici sözlerle anlatabilen insan

TİRYAKİ ÖDÜLÜ

“Adam yemin etmiş ‘bir daha içki içmeyeceğim’ diye. Akşam, işinden çıkmış, evine gidiyor. Yolunun üstündeki ilk meyhanede şöyle bir durakladıktan sonra, kendi kendine ‘yürü oğlum evine’. Yürümüş ikincide yine aynı terane... Üçüncü meyhaneyi de, kendi kendisi ile bir iç savaştan sonra geçince; - Aferin sana demiş. Sözünün eri imişsin be... Gel sana bir rakı ısmarlayayım.”

DEMOKRAT DELİ

Adamın birini tımarhaneye tıkmışlar “delisin” diye.. Doktor bakmış adam sağlam. En ünlü profesörleri çağırmışlar, onlarda bakmış adam sağlam. Sonunda sormuşlar: - “Niye buraya tıktılar seni?” diye. - “Efendim ben herkese deli diyorum onun için” demiş. Sormuşlar; “Peki onlar sana ne diyor?” - “Onlarda bana deli diyorlar” - “Eee, peki sonunda ne oldu?” - “Ne olacak, demokrasi kazandı.”

VAKİT GAZETESİ

Atatürk, İstanbul’a geliyor. VAKİT’in manşeti “GAZİ HAZRETLERİ İSTANBUL’DA” olacakken, “G” yerine “M” çıkıyor ve müsahhih de (düzeltmen) farketmediğinden, manşet “MAZİ HAZRETLERİ İSTANBUL’DA” oluyor.Tabii o gece yemekte Hakkı Tarık Us, kafasını kaldırıp da Atatürk’e bakamıyor bile... Ancak bir iki saat sonra, büyük Atatürk, Us’a dönerek;“Hakkı Tarık üzülme, üzülme. Müsahhihin okumadığı gazeteyi, halk hiç okumaz” diyor

11 Ağustos 2021 Çarşamba

HABER DİNLEYİCİSİ

TRT'nin "Tarko binası" diye tabir edilen Kavaklıdere'deki binasındaki haber stüdyosunda bir ana haber bülteni sonrası dekorun arkasında yatan bir evsiz adam bulunur. Hali perişan bu adam burada ne aradığını soranlara "Haberleri dinliyordum" cevabını verdi. Ya haberler canlı okunurken oradan kalkıp spikerin yanına gelseydi. Binaya turnike sistemi konmasında bu olayın etkisi olduğunu sanıyorum GÜRCAN ARITÜRK

PAPAZIN KİTABI

Bir papaz, kilisedeki görevi sonrasında bulunduğu semtte gençlerle tiyatro yapıyor. Buna canı sıkılan bir siyasetçi, bir gün onu dört bir yanı tiyatro kitaplarıyla çevrili çalışma odasında ziyaret ediyor. “Sayın peder, diyor, “peki bunca kitabın arasında sizin kutsal kitabınızı göremedim, sonra bu kadar kitaba ne gerek var burada, tiyatro sizin neyinize” diye de sorunca; peder masasının çekmecesinden kalınca bir kitap çıkarır: “Bakın o burada, elimin altında, ama gerektiği zaman çıkarırım. Tek kitap insanları sığlaştırdığı için tiyatro yapmayı öğretiyorum gençlere ve daha çok kitap okumayı .”

HOCA'NIN CEVİZİ

Bir gün Hoca, balta ile ceviz kırarken bir ceviz sıçrar, uzağa gider. Hoca, onu arayıp bulamayınca: “Bu dünyada ne hikmetler var? Sadece insan değil, ceviz bile ölmek istemiyor!” der. (Özkan 1999: 266)

ÖRSAN ÖYMEN VE SODEP SEÇİMİ

Örsan Öymen, 1984 yerel seçimleri öncesi halkın nabzını tutmak için Karadeniz turuna çıkar ve Rize’ye gider. Rize’de SODEP (Sosyal Demokrat Parti-Genel Başkanı o zaman Erdal İnönü) İl Başkanı’na sol’un durumunu sorar. Solda o zaman Halkçı Parti de vardır, Bülent Ecevit de DSP’yi kurmak üzeredir, sosyalist solsa paramparçadır. Der ki SODEP’li başkan: “Erseluk çiçeğu kibidur.” Tam anlamaz Öymen yine sorar bu kez Karadeniz şivesiyle (o da Trabzonludur):  “Ha bu deduğun çiçek nasil bir çiçektur?” Yanıt çok ilginçtir:  “Erkekluği ve dişiluği kendi üstündedur. Kendi kendisini şaapayiii…

Mehmet Akif ve Ayrılıkçılar

"Karadağ haydudu, Sırp eşeği, Bulgar yılanı Bir de Yunan iti çepeçevre kuşatsın vatanı" Kim diyor bunları? Mehmet Akif. Neden diyor, Osmanlı'ya bu etnik unsurlar isyan edip devlet oldukları için. E peki Balkanlar'da bir de Arnavutlar ve Arnavutluk vardı, onlar da isyan edip bağımsız olmadılar mı? Oldular. E peki Akif onlara neden bir şey dememiş? Çünkü babası Arnavut, İpekli Tahir Hoca. Arnavut konusunun üstünü örtüp görmezlikten geliyor babasından dolayı ( CAZİM GÜRBÜZ)

AHMET HAŞİM'İN NAZIM DÜŞMANLIĞI

Nazım Hikmet, Ahmet Haşim'in Araplığını diline dolar ve şunu yazar: "Sen ey sarhoş masalarında Arabistan fıstığı satan!" Ahmet Haşim çok kızar buna, tepkisi pek sert olur: "Ecdadı dönmedir, kendisi dönek Anası orospu, babası pezevenk" Nazım bir arkadaş toplantısında bu konu ile ilgili olarak der ki: "Onu namuslu bir kadına orospu dediği için Kadıköy iskelesinde halkın içinde evire çevire döveceğim!" Kulağına gider Ahmet Haşim'in çok korkar, Nazım bu, yapar mı yapar. Soluğu Ankara'da alır. Devir tek parti devri, CHP'nin ileri gelenlerinden birinin makamına gider ve "Asın bu Nazım Hikmet'i" der. Adam şaşırır, sorar: "Neden, ne suçu var şairin?" "Komünist!" "Sevgili şairim; bu memlekette vurguncu, soyguncu, hırsız, namussuz ve daha pek çok suçlu var mı?" "Var?" "E bunlar var ve yaşıyorlar. Bir tane de komünist yaşasa, memleket mi batar a efendim?" Ahmet Haşim'in yanıtı çok ilginçtir: "Öyle mi, Beyefendi sizin başınızda bir tane bit olunca varsın yaşasın mı dersiniz? O yaşarsa çoğalır başınızı sarar!"  (1) (CAZİM GÜRBÜZ)

ÖLMÜŞ ZANNETMEK

Bir adam yolda arkadaşına rastlamış, sormuş: - Baban nasıl? - Çok hasta babam, diye cevap vermiş arkadaşı.Adam teselli etmiş arkadaşını: - Aldırma, baban iyidir... Sadece kendini hasta zannediyordur! Birkaç hafta sonra yine karşılaşmışlar. Adam yine sormuş: - Baban nasıl? Arkadaşı boynunu bükmüş: - Babam, demiş, kendini öldü sanıyor!