31 Aralık 2024 Salı
ŞAİR'İN İYİSİ...
Sedat Simavi, diken dergisi için Yusuf Ziya Ortaç'la miazhi yazılar yazması için görüşme yapmaktadır. Yusuf Zİya,
--Şiir de yazarım der. Bir şiirinden örnekler verir.
Sedat Simavi
--Güzel ..Güzel der. Ama sen iyi bir şair olamayacak, hem de iyi bir mizah yazarı olacak kadar zekisin. Bu yolda devam et.
SULHİ DÖLEK
CANLI CANLI
Kırıkhan da sinemadan bozma bir salonda oynuyoruz.Kapıda ki bilet satıcısı,
--Haydeee! Canlı bunlar, canlı canlı!
Adama yanaştınm sordum.
--Sen gişeci misin?
--Yok abi diyor. O bUgün izinli. Yerine ben bakıyorum.
--Sen necisin?
--Çarşı da balıkçıyım abi. ABDULLAH ŞAHİN
SENİN PARAN ,SENİN HARCAMAN OLSUN
Baykal Kent, yemeğe içkiye aşırı düşkün biriydi. işşiz kaldığı bir gün Muzaffer Hepgüler'e başvurup,
--Abi para mara istemem. Hangi rol de olsa oynarım. Yemek paramı ödersin yeter demiş.
Muzaffer Hepgüler de ,
--Bu zaman da böyle ucuz oyuncuyu nerden bulacağım diye düşünmüş olmalı ki, tamam demiş. Daha turnenin başların da Muzaffer Hepgüler,Çıldıracak gibi olmuş.
--Yeter!.. Yeter !.. Bu herif beni batıracak. Al kardeşim en yüksek oyuncu maaşını. Kendi paranla istediğin gibi ye-iç demiş.
ABDULLAH ŞAHİN
27 Aralık 2024 Cuma
TAŞ
Keçecizade Fuat Paşa’ya atfedilen bir nükte vardir:
Muhaliflerinden biri, Babiâlî'nin parke döşenerek genişletilen caddesini över ve
pek münasip biri yapildigını söyler Paşa, "Bize atılan taşlarla döşedik ," cevabı verir. ilbey ortaylı
26 Aralık 2024 Perşembe
YAŞLILIK ,HER ŞEYİN SEBEBİDİR
YUSUF Ziya Ortaç ile kendinden yaşça oldukça büyükolan Cenap Şahabettin arasında atışma vardır. Cenap Şahabettin atışma sonucu ağzını bozunca ,Yusuf Ziya yaşlılığını yüzüne vuracak bir fıkra anlatır.
--Adam doktora gitmiş,uyuyamadığını söylemiş. doktor önemsememiş.
--Yaşlılıktan beyefendi demiş.
--Doktorcuğum dizlerimde ağrıyor,yürüyüşüm değişti.
--Hiç endişe etmeyiniz. Yaşlılık sebebi.
--Görme kudretim de azaldı. Kulaklarımda iyi duymuyor.
--Katiyen üzülmeyiniz.Bunlar hastalık sayılmaz. Yaşlılıktan.
--Be terbiyesiz adam. Sen yaşlılıktan başka söz bilmez misin?
--Valla bey baba, sizin bu öfkeniz de yaşlılıktan demiş.
YUSUF
ÖLEN MESLEK
Akbaba'nın basıldığı matbaanın yöneticisi Yunus bey,titiz ve sert adamdır. Yusuf Ziya Ortaç, matbaaya uğradığında Yunus beyi salya sümük ağlarken görür.
--Öldüüü,öldüüü diye bağırmaktadır.
Yusuf ziya, telaşla sakinleştirmeye çalışır.
--Yunus bey, lütfen sakin olun. Alın şu suyu için. Hay Allah ne oldu böyle? Kim öldü?
Yunus bey, dudağını bükerek,
--Bu meslek der. Bu meslek öldü beyim.
Meğer,yardımcılarından biri,hazırladığı çizgi çerçevenin 3 köşesinde noktalı bağlantı , bir köşesinde de noktasız bağlantı parçası kullanılmıştır.
24 Aralık 2024 Salı
YÖRÜĞE GÖRE İSLAMIN ŞARTI
Rahmetli Menderes bir gün Antalya’ya gezmeye gider. Oradan dönüşte bir ağacın altında dinlenirken yörüğün birini sığırlarını güderek yaylaya gitmekte olduğunu görür. Yanındakilere dönerek:
- Ben bu yörüğe takılacağım, der.
Yanındakilerden biri de:
- Sakın bir yörüğe bulaşmayın başbakanım, ters olurlar, der.
Ancak Başbakan adamın sözünü dinlemez ve yörüğün yanına giderek:
- Amca islamın şartı kaçtır? diye sorar.
Bunun üzerine yörük:
- Antalya’dan çıkarken beşti; ama şimdi hükümetin başına arkadan cepli bir puşt koymuşlar o zamladıysa bilemem, diye cevap verir. Mustafa Kuş
KRAL BİZİZ..
1900 yılı sıralarında Türkiye'deki Yunanlı unsur 5 milyona ulaşmıştı ve bunun 600 binden fazlası İstanbul'da yaşıyordu ki, bu miktar da İstanbul nüfusunun yarısından fazlaydı.Hatta Abdülhamit ile ilgili güzel bir fıkra anlatılır:
"Bir zamanlar Theodoros Deliyannis, oldukça büyük bir heyetle İstanbul'a gitmiş ve Abdülhamit'i ziyaret etmiş, o da kendisine şunları söylemiş:
'Majesteleri (Kral I. Yorgos)'ne söyleyin, Yunanlıların kralı o değil benim. Çünkü benim Yunanlı halkım onunkinin üç mislidir."
Thomas A. Vaidis--Bir Yunanlı Gazeteci Gözüyle Atatürk
FİRAVUN BÖYLE OLUNUR..
--Ah Firavun , seni kim despota çevirdi? diye sorar sadık bir adamı
Muktedirin alaycı cevabı ise, "Hiç kimse yoluma çıkıp beni durdurmaya çalışmadı," olur.
23 Aralık 2024 Pazartesi
İLK SERGİ
Fahrünnisa Zeyd 1944’de eserlerini sergilemek ister. Maçka’da bulunan Ralli Apartmanında 170 resmini sergiye açar.
Çok heyecanlıdır. Apartman dairesinde kimse sergiye gelmez diye söylemde bulunanları dinlemez.
O sırada kapısına gaz kontrol memuru gelir. Eserlerini bu gaz memuruna gösterir.
O gaz memuru kim mi?
Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalışan YAŞAR KEMAL’dir.
18 Aralık 2024 Çarşamba
HİLMİ YAVUZ VE SİGARA
Hilmi Yavuz sigarayı buraktığı halde, elinden siğarası eksik olmazdı. Yakmadan sürekli elinde tutar, arada içiyormuş gibi de yapardı.Bu hareketini de şöyle açıklardı:
--sigarayı ‘bırakmadım , sadece sigara içmiyorum . Bu meret, ağzımda tütmüyor ama gözümde tütüyor!
15 Aralık 2024 Pazar
İKİNCİ YENİ
Cemal Süreya ile TRT2’den birileri ölümüne yakın evinde röportaj yapmıştı.
Bir ara muhabir İkinci Yeni’nin ne olduğunu, nasıl tarif edilebileceğini sordu.
Cemal çok güzel bir öykü ile İkinci Yeni’yi anlatmaya başladı.
“Bunun için önce masaya bir atlas açacaksınız ama denizler, nehirler yere dökülecek diye korkmayacaksınız” diyerek söze girdi
. “Farzedin di” dedi,
“Ortaköy’de sevgilinizle kavga ediyorsunuz. Öyle bir laf ediyor ki, zıvanadan çıkıp kızı denize atıyorsunuz, sonra arkasından kendinizi de. Sarayburnu’ndan Marmara’ya, Çanakkale Boğazı’ndan Ege’ye açılıyorsunuz. Mesina Boğazı’ndan geçip Cebelitarık’tan Atlas Okyanusu’na çıkıyorsunuz. Barbados’tan Jamaika’ya, oradan Panama Kanalı’nı aşıp Büyük Okyanus’a geçiyorsunuz. Cava ile Sumatra arasından Hing Okyanusu’na, derken Kızıldeniz’e giriyorsunuz. Süveyş’ten geçip, Limasol açıklarından Meis’i görüyorsunuz. Oradan dönüp bizim denize giriyorsunuz. Nihayet kız Burgaz Adası’nda karaya çıkıyor. Ardından da siz. Kızı yakalayıp kalın bir dut ağacına bağlıyorsunuz. Sonra ona zorla çingene müziği dinletiyorsunuz. İşte İkinci Yeni budur.”
31 KUŞAĞI
Evet biz 31 kuşağıyız.
Ben ilk otuzbirimi Jules Verne okurken çekmiştim. Cemal Süreya da ilk otuzbirini bir karikatüre çekmiştir. Yoksulluğa bak, o kadar yoksul ki, resim alacak parası bile yok.
Ergin Günçe 31 konusunda tam bir uzmandı. “Sağ elinden sol eline alınca, başkasının eline vermiş gibi oluyor” derdi.
Cemal Süreya da herkese hangi elle 31 çektiğini sorardı. Soracak tabii, biz 31 kuşağıyız hem de 31 doğumluyuz, sizin gibi doluya değil, hep boşa akıttık. ECE AYHAN ÇAĞLAR
CEMİL MERİÇ' İN PARİS'İ
Cemil Meriç, gözlerinin açılması umuduyla gittiği Paris'te, tedavisi sonuç vermeyince bunları yazar:
“Ben göremedim Paris’i….
Paris evde yoktu…
ben rüyada gördüm Paris’i,
gülümsedi ve kayboldu.
Yıllar yılı seyreden gözlerim Paris’te kapalıydılar.”
EDEBİ BİLMECELER
Peki ,sana bir soru. Cemal süreya ,Kadıköy sahil de gezerken neden hep ceketinin düğmelerini ilikler?
Sahilde rüzgar çarpmasın diye dir.
Bilemediniz. Heran önüne Fazıl Hüsnü Dağlarca çıkbilme olasılığı vardır da ondan.
14 Aralık 2024 Cumartesi
PİYANGO DAN KAZANMAK
Naşid Bey, sahnede hayli yorulup hastalıkların kendini sık ça yakalamaya başladığı dönemde Beyazıt'ta bir Piyango bayii dükkanı açmıştı. kendisiyle röportaj yapan bir gazeteci soruyor
- Tiyatro dan sonra piyangoculuk ?
- Milli piyango bileti alırken beni gören bir Musevi dostumun aklıyla bu işe girdim.
"Naşid eğer piyangodan mutlak kazanmak istiyorsan bilet sat" dedi. Ben bu sözü Şehir Tiyatro su'ndan Hazım'a söyledim. O Beyoğlu'nda, ben Beyazıt'ta talih kuşu işine girdik.
13 Aralık 2024 Cuma
N'AYIR, N'OLAMAZ !
“Abdurrahman Palay diye dublaj da bir arkadaşımız vardı. Abdurrahman Palay’ın konuşması çok tembeldi. Yavaş konuşurdu. Bir de bizim bir tahtamız vardı, hani nota konan tahtalara benzeyen. Senaryo oraya konurdu... Onun bir de dirsek dayanacak yeri vardır. İşte, Abdurrahman oraya dirseğini dayar, elini de çenesinin altına koyardı. Hem yavaş konuşması hem de o baskıyla ondan ‘hayır’ çıkmazdı. Elini ayıracaksın ki ‘hayır’ çıksın, onun yerine ‘nayır’ çıkardı. ‘Abdurrahman çek şu kolunu.’ derdik ama çekmezdi. İşte o ‘nayırlar’, ‘nevetler’ Abdurrahman’dan bize kötü bir yama oldu. Yoksa hiçbirimiz ne ‘nevet’ derdik, ne de ‘nayır’ derdik.” (JEYAN TÖZÜM)
10 Aralık 2024 Salı
SOL'UN DEĞİŞMEZ RAHATLIĞI
1931 yılı bir kış gecesi dört komünist Nazi tehlikesine karşı toplanmışalardır. Albert şöyle der:
‘Nasyonal Sosyalistler Almanya gibi kültürlü ve gelişmiş bir ülkede asla iktidar olamazlar. Alman halkı asla böylesi barbar bir topluluğa iktidarı teslim etmez’.
Bruno daha da rahattır ‘Naziler iktidara gelseler bile uzun süre tutunamazlar ki, bariz cahillikleriyle ülkeyi idare edecek birikime sahip değiller. İki seneye kalmaz yıkılıp giderler”.
Aralarında en rahatı ise Claus’tur.
‘Nazilerin iktidarı almaları aslında daha iyi, zira bu durumda çelişkiler artacak, işçiler gerçekleri görecek ve bu da daha güçlü bir anti faşist bilinç oluşturacak! Yaşamın diyalektiği bazen böyle çalışır’.
Dietrich sessiz kalır hiç birine hak vermemekle birlikte, kafası karışmıştır ve ne diyeceğini bilemez.
Üç sene sonra dört arkadaş Dachau temerküz kampında yine yan yana gelmiş, kurşuna dizilmeyi beklerlen Diterich arkadaşlarına dönerek
‘Gördünüz mü ....in diyalektiğini’ der.
7 Aralık 2024 Cumartesi
FEDAKAR ANA!
Ana, dört çocuğuna evde bulunan dört yumurtayı da pişirmişti. Çocuklar, seyrek pişmiş olan yumurtaya iştahla bakıyorlardı. Ana da sütleri doldurup yer sofrasındaki yerini aldı. Ekmeği parçaladı. Çocuklarının önüne koydu. Çocuklar yumurtalarını soyarken, Küçük Ali,
-Ana sana yumurta yok mu? Al benim yumurtayı…Dedi. Ana,
-Ana sana kurban olsun Alim. Anaz ölsün çocuklarıma olsa da pişirsem. hepiniz yumurtasının yarısını versin. Anaza yeter.
ŞİİR SEVMEYENLER..
Orhan Veli 'yi kaldığı otelde polisler sıkıştırır,o yokken odasına girerler,kitaplarını karıştırırlar,hatta otelciye göz dağı verirler. Otelci, dayanamayıp sorar:
--Orhan bey, otel parası bile veremeyen Fakir bir insansınız. Polisler, ne isterler sizden?
--Ne bileyim ben der Orhan Veli. Şiirde sevmez ki onlar. (Sıddık Akbayır)
6 Aralık 2024 Cuma
BURADA YAŞ, İŞİ BOZAR !
Geçen sene İzmir de kitap fuarındayız. Ben de Tunç Soyer'in davetlisi ve onur konuğuyum. Kitap imzalıyorum. Bir genç kız tüm kitaplarımı almış imzalatacak. Bir kısmını imzaladım, sonra kıza dedim
--Sabahtan beri çok yoruldum. Dilim damağım kurudu.Bir ara versek. Dışarda bir çay içeyim , İsterseniz sizde buyrun dedim. Kız sevindi. Dışarda bir kafe ye çıktık. Kız da sevimli ve güzel bir kız. O ara garson geldi, bana
--Ne içeçen amca dedi.
Benim keyfim kaçtı tabi. Bana ne zaman paristen döneceksin,dediklerinde bunu anlatıyorum. Yaş ne olursa olsun flört insani bir duygudur ve bunun özgürce yaşanması gerekir. NEDİM GÜRSEL
DOSTUN BÖYLESİ
Bertoll Brecht, homeseksüel bir kral hakkındaki eski bir ingiliz dramını sahneler. Dostu komedyen Karl Valentin'i davet eder. Oyunla ilgili görüşlerini merak etmektedir. Karl Valentin, oyundan çok şövalye giyimi,kılıç ve mızraklarıyla ilgilidir.
--Umarım der oyunun tutmaz. En kısa zamanda da repertuvarından çıkarırsın.
Brecht,şaşırır.
--Çünkü der,kostümlerin çok güzel.Münihli eşkiya şövalyeler diye bir oyunum olacak.Onlaraihitacım olacak.GERD SEMMER
ARKADAŞLIK
Bertoll Brecht'in çocukluk arkadaşı, dünya savaşında Gönüllüler Kıtasına yazılır. Şair çok üzülür ve Şehit düşerse cenazesine gelmeyeceğini yazar.Daha sonra yazdıklarından pişmanlık duyar. Ve yeni bir mektup yazar .
--Bu konuyu düşündüm. Aptallık, küskünlük için bir neden olmamalı.Şimdi sabırsızlıkla şehit düşmeni bekleyeceğim ve cenazene geleceğim.
Mektup etkili olur ve arkadaşı cepheye gitmekten vazgeçer. ANDRE MÜLLER
TEPKİSİSİZ...
Ayberk Çölok’la Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan başlayıp Devlet Tiyatrolarında devam eden arkadaşlığımız vardı… İzmir devlet tiyatrosunda çalıştığımız günlerdeydi… Bir gün beni kolumdan tutup Konak meydanına götürdü. Karşılaştığımız herkese “Nereye gidiyorsun?” diye sormaya başladı. Aşağı yukarı kırk kişiden aldığımız cevaplar hep birbirine benziyor; “işe gidiyorum”, “kardeşime gidiyorum”, “hastaneye gidiyorum” vb. sonra bana dönüp “görüyorsun ya” dedi. “Bir kişi bile ‘Neden soruyorsun, sana ne?’ demedi. Bu kadar tepkisiz bir millet olduk işte!”.
Şener AYTEMUR 2013
5 Aralık 2024 Perşembe
CEHALET BORCU
Hasan saka ,mülkiye de iktisat hocamız idi. Notu bol, esprisi fazla idi. Öğrencilerin derse katılımını özellikle teşvik ederdi. Hiç söze karışmayanlara da kızardı.
--Hiç olmazsa öksür de sesuni duyayım derdi.
Siyasi konularda afaki kuşmalara tahammül edemez,
--Bilesunuz ki gençler, cehalete çok porcumuz vardur derdi sezai kurdoğlu
SANAT SANATTIR
Ruhi Su'nun katılacağı Drugstore diye bir gece kulubü açılışına davet edildik. Yolda kendi aramızda tartıştığımız konuyu program sonrası Usta sanatçıya da sorduk.
--Sizin gibi bir sosyalist sanatçı nasıl olur da böyle burjuva bir mekanda sosyeteye türkü söyler?
--Sanat ,sanattır. Sanatın mekanı olmaz.Ben dağ başında kurda kuşa da çalar söylerim,burada bu terbiyeli ve aydın insanlara da..İBRAHİM HİTAY
4 Aralık 2024 Çarşamba
RESSAMLIK HAKKI...
TİP milletvekili Çetin Altan,o günkü toplantısına çok geç geldi. Ben de basın mensuplarını temsilen
--Sayın vekilim, Toplantıyı partiniz ilan etti. Bizleri kaç sattir bekletiyorsunuz.Bir sosyalist olarak size yakıştıramadım dedim.
Çetin Altan, güldü. Bir fıkra anlatayım dedi.
Efendim Osmanlı da bir ressam, üsküdar taraflarında bir konak tutmuş. Eve gelen kadınların hesabı yok. Mahalleli huylanmış. İmam başta herkes konağa baskın yapmışlar. Ne görsünler, Ağzında piposu, eli paletli ve fırçalı bir adam,karşısına hafif dekolteli bir kadın oturtmmuş resmini yapıyor. Rressamın da paşazade olduğunu öğrenen ahali geri dönmüş. Ama ahali arasında ki bir bıçkın, gördüklerini kendi de uygulamaya kalkmış.gİZLİDEN EVE KADIN ATMAYA BAŞLamış. Mahalleli bu sefer bıçkının evini basmış. Yatakta yakalanan adam bas bas bağırmış.
--Yahu ben resim yapamayacak mıyım? İBRAHİM HİTAY
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)