15 Aralık 2019 Pazar

SAKALLI CELAL

ege kıyılarında bir kentte bulunduğu sıralarda, bir fener bekçiliğinin boş olduğunu duyuyor. hemen ilgili bakanlığa baş- vurarak, fener bekçiliğine atanmasını istiyor. ilgililer, «sen komü-nistsin» diyorlar. sakallı celâl bu olaydan sonra önüne gelene dert yanıyor:
— birader, diyor, düşünüyorum, içinden çıkamıyorum. acaba benim komünistliğimin fenere ne zararı var ki? ( Hasan Hüseyin Korkmaz 9


‘bir gün sakallı celal’e kadıköy vapurunda rastlamıştım. sizi hâlâ huzura kavuşmuş göremiyorum. ne istiyorsanız, ne düşünüyorsanız, hatta şimdiye kadar düşünmediklerinizin hepsini mustafa kemal paşa yaptı. neden hâlâ memnun değilsiniz, diye sordum. bana, sen hiç tiyatroya gitmedin mi, diye sorup devam etti: perde açılır, karyolaya uzanmış bir hasta görürsün, başında ilaç veren bir de hemşire vardır.
biraz sonra doktor içeri girer, nabız yoklar, reçete yazar... aslında ortada ne hasta, ne hemşire ne de doktor vardır. bunların hepsi bilirsin ki rolden ibarettir. işte bizim cumhuriyetimiz de öyle. yaşasın cumhuriyet rolünden ibaret, diye karşılık verdi!” ( Mahir iz)

10 Aralık 2019 Salı

Aydın Boysan üzerine..

Aydın Boysan'la St. Petesburg kentinde ''Yaz Bahçesi'' ni geziyorduk.Sıra sıra yüzlerce çıplak heykel vardı bahçede. Aydın abi, heykellere bakarak dedi ki;
--Rus çocuğu bu heykellere baka baka büyüyor. O yüzden insanı çıplakgörünce şaşırmıyor. Çıplak kadın görmeden yetişen bizim muhafazakar çocuklar ise büyüyünce kişilik çatışması yaşıyor.

İçki konusunda kesinlikle özendirici değildi.
''Azı az,çoğu çok zararlı'' derdi. Birgün aramızda şöyle bir konuşma geçti.
--Abi , biz 16-17 yaşında kafayı bulmak için 6-7 bardak şıra içerdik.
 Aydın abi,
--Biz de öyle. Sonra akıllandık, alkole döndük.


--İçkiye kaç yaşında başladın abi?
--20 yaşımda.
--Geç başlamışsın abi..
--Evet. Şimdi telafi etmeye çalışıyorum.
MELİH AŞIK

27 Kasım 2019 Çarşamba

OĞUZ ARAL VE GIRGIR

Müşerref Tezcan,
.Kafasında fes, üstüne kırmızı bir bez, memelerinin üstüne bir al-yıldız ile 12 eylül'ün şarkı- marş simgesiydi.
ulan bir baktım, İzmir de direnmeye çalışan işçilere karşı bu kadının şarkısı kullanılıyor. İşte,
''yurduma düşman girmiş''falan diye.
kim ulan bu düşman?
İzmirde direnmeye çalışan işçiler.
kapağa koyduk karikatürü.Onun için ilk kapatılan yayın organı olduk,Elhamdulillah.
OĞUZ ARAL

Rıza Tevfik

Ramazan günü içki içerken yakalanan Filozof lakaplı Dr. Rıza Tevfik, Karakolda yahudi olduğunu söyler. Komiser inanmaz.Çarşıdan bir yahudi satıcı getirlerek konuşması istenir. İlkokulu  Musevi okulunda okuyan ve iyi ispanyolca bilen Rıza Tevfik , yahudi ile konuşmaya başlamış. kOMSER'İN
--Nasıl, bu adam yahudi mi?
sorusuna , yahudi tüccar cevap verir.
--Ne yahudisi. Adam Haham,..haham.
(Melih Cevdet Anday)

Shakespeare ve türkçe çeviri

Abdullah Cevdet, Süleyman Nazif'e dert yanar.
--Shakespeare'i çevirme işini bitirmeden öleceğim diye korkuyorum.
Süleyman Nazif, başka bir açıdan bakar olaya.
--Ben de ölmeden çevireceksin diye korkuyorum.O ölümsüz eserleri, Türkçeye çevirerek ölümlü olduklarını kanıtladın.

KEL HASAN VE SEYİRCİ

Tuluat'ın üstadı Kel Hasan'a
--Darülbedayi (şehir tiyatrosu) kuruldu. Oyuncular artık mektepli olacak, ne yapacaksın?
diye soruyorlar.
Kel Hasan yanıtlıyor.
--Ben oyuncuların değil, seyircilerin mektepli olmasından korkarım.

13 Kasım 2019 Çarşamba

Ermeni yazar

Hagop Mıntzuri’nin kitabı çıktığında Tarih Vakfı’ndan  Karagözyan’da bir toplantı yapıldı Aziz Nesin de vardı.  Bir ara Margosyan dedi ki “Bizim  böyle önemli yazarlarımız vardır. Ama Türkiye de bilinmezler.''  Aziz Nesin  cevabı üstüne alır.“İyi de çevirmezseniz biz bunu nereden bileceğiz ”
Masis Kürkçigil

yazar'ın hayranlığı

halikarnas balıkçısı azra erhat'la mektuplaşmalarında azra'ya aşkından ve hayranlığından şöyle cümleler yazar;

"ben öldükten sonra yazacaklarını düşünüyorum da ölesim geliyor yahu"

afiş

Devlet tiyatrosunda arkadaşlar bir oyun için Akçabat'a gitmişler.Şehir merkezinde asılı bir afiş dumur sebebidir.
-- Ben de sporcunun  zeki,çevik ve ahlaklısını severim.
                                      Akçabat belediye Başkanı

Yalaka

12 eylül günlerinde bir akşam Kenan Evren le yemekte olan Mehmet Barlas, sofraya enginar gelince espri yapacağı tutar.
-- Hay Allah ! Enginar geleceğine keşke Müjde Ar gelseydi.

Allende sevgisi

Eduardo Galeono anlatıyor.
--Kıyıda ki sıra dağları aşarken gördüğümüz bir afişin üzerinde şöyle yazıyordu.
  '' Frei'yle yoksul çocukların ayakkabısı olacak.''
Birisi onun altına şunu eklemişti.
 '' Allende ile  yoksul çocuk kalmayacak. ''

Bob Hope

Bob Hope, bir sahne showunda şöhretin nasıl rahatsızlık verdiğini açıklarken, izleyicilerden biri sataşır
--Şöhretli olacağınıza deniz kıyısında balık tutsaydınız ya..
Bob hope, yanıtı kısadır.
--Balıklar alkışlamaz ki....

6 Kasım 2019 Çarşamba

Picasso'nun anlaşılmazlığı

Picasso'nun sergisini gezmekte olan bir kadın üstad'a yanaşır
- Ben bu resimlerden hiçbir şey anlamadım.
Picasso sorar:
--Siz Çince  biliyor musunuz madam?
--Hayır.
--Ama Çince yi bir buçuk milyar insan konuşuyor.

31 Ekim 2019 Perşembe

hasta

 Devlet Bakanı Faruk Özak, Trabzon Fatih Hastanesinde bazı açılış törenlerine katıldıktan sonra, tedavi gören hastaları ziyaret ederek, geçmiş olsun dileğinde bulunur.
Bir odaya girerek, tedavi gören yaşlı bir kadına "geçmiş olsun" dileğinde bulunan Özak, yakınına, "Neyi var" diye sorar.
Hasta yakının cevabı ise kısa olur: "Hasta" (aa)

29 Ekim 2019 Salı

Sauna ve içki

   Sauna da bir yandan içip bir yandan hayal kuran sosyal yardımla geçinen bir  Fin'li, arkadaşına dönerek der ki;
--O kadar güçlü , o kadar zenginim ki , bu mahalleyi, bu Helsinki yi hatta istersem Tüm Finlandıya yı alırım.
--Hooop yavaş ol bakalım der arkadaşı.
Bakalım ben satıyor muyum ki?

Tarık Minkari ve alkol

Ünlü cerrah, Tarık Minkari'ye sorulur.
--Hocam bir cerrah olarak bu kadar içmeniz doğru mu?
Hoca, içkisinden bir yudum alıp cevaplar.
---Biz Cerrahlar değerli organlarımızıalkole yatırırız.

düşmanlık

Umberto eco,Newyork'ta Pakistanlı bir taksicinin arabasına biner.Ve sohbet başlar.
Taksici--Nerden geliyorsun?
Eco--İtalyadan.
Sohbet ilerledikçe taksici, İtalyanların düşmanları kimdir? diye sorar.
Eco--Kimse. Kimseyle savaş halinde değiliz.Savaş yaşanmışlıkları dışında kimseye de bir düşmanlığımız yok.
Taksici inanmamış bir ifade ile kafasını sallar.
--Düşmanları olmayan bir halk mı olur?

28 Ekim 2019 Pazartesi

Mason


   Bir Mason kardeşimiz, HKEBML adına bir arsa alımı için tapu dairesinde işlem yaptırıyor.Görevli memur,arsayı satın alanın adını sorduğunda kardeşimiz kısık sesle  Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası diyor.
Kafasını kaldıran görevli şaşkın ve korkmuş bir ifade ile sorar
--O siz misiniz?
Masonlar.org

prova

Müjdat Gezen anlatıyor.
1963 yılı. Müjdat, Muammer Karaca'nın tiyatrosunda. Ama o sıralarda oynanan Lahmacun Cumhuriyeti'nde rolü yok.
Günün birinde Muammer Bey, oyunculardan birini tiyatrodan atmaya karar vermiş.
Müjdat'ı çağırmış. "Akşama şu rolü seyret, yarın sen oynayacaksın," demiş.
Bir günde rol hazırlamak! Çaresiz boyun eğmiş Müjdat. "Peki, efendim" demiş. "Ne zaman prova yapacağız?"
"Ne provası?" diye gürlemiş Muammer Bey. "Biz terzi miyiz, oğlum?"
ülkü tamer

25 Ekim 2019 Cuma

TİYATROCU


çil Horoz adlı oyundayım. İstanbul dan kızımla dönüyoruz.Yol uzun diye ezber çalışalım dedik.
çapkın bir şoförü oynuyordum. Etrafı rahatsız etmemek için kısık sesle provaya başladık.
-Bak sana neler alacağım. Bilezikler, küpeler…
-Hayır istemem”.
-Hadi kız. Sana entariler, mantolar alacağım. Yeter ki he de.
-Hayır hayır istemem.
Ön koltukta orta yaşlı bir kadın bizi dehşetle dinliyormuş. Otobüs, İnegöl’de durunca indim. Kadın, hemen kızımın yanına gelmiş:
-Kızım bu adam seni kaçırıyor. Hemen polise gidelim.
-Hayır teyze o benim babam
-Ben seni korurum. Sakın korkma!
Otobüse dönünce kadının bana bir bakışı vardı ki, anlatamam. (Erdal Gülver tiyatroyla geçen ömrüm 

21 Ekim 2019 Pazartesi

sosyalizm de para


1930’ların ortalarında Bolşeviklerin Politbüro’sunda hararetli bir tartışma dönüyordu: Komünizmde para olacak mıdır olmayacak mıdır? Solcu Troçkıstler paranın olmayacağını, çünkü paraya yalnızca özel mülkiyetli toplumlarda ihtiyaç duyulduğunu, Buharin'in sağcı taraftarlan ise komünizmde elbette para olacağını, çünkü her karmaşık toplumun ürünlerin mübadelesini düzenlemek için paraya gereksinim duyduğunu iddia ediyordu. En sonunda, Stalin Yoldaş devreye girip Solcu ve Sağcı sapmaların her ikisini de reddettikten sonra, hakikatin karşıtların üst bir diyalektik sentezi olduğunu iddia etmişti. Diğer, Politbüro üyeleri ona bu sentezin nasıl bir şey olduğunu sorduğunda, Stalin sakince şu cevabı vermişti: “Para olacak ve para olmayacak. Bazısının olacak, bazısının olmayacak

Bir artist, 3şair

Yıldız Kenter’in bir yıldönümünde yapılan toplantıdan sonra Haldun Taner, böyle bir sanatçının eli ayağı öpülür, diye bir yazı yazmış.

Duvarda asılı yazıyı gören Melih Cevdet Anday bakın ne demiş Yıldız Kenter’e:

‘Ben olsam dudaklarından öperdim.’ 
  Yıldız Kenter, bu anekdotu Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya anlattığında şairin tepkisi şu olur:
--Ben senin hayalimdeki güzelliğini öperim.

17 Ekim 2019 Perşembe

samba ve küba

Devrim den sonra,, kölelikten kurtulan kübalıların çalışmaya niyeti yoktur. Devrim konseyi , çalışma konulu bir miting düzenler. Castro, kısa ve vurucu bir konuşmanın ardından son sloganı söyler.
--Traba si, samba no!
Samba yok, çalışmak var.
Bu tür mitinglarde son cümle tekrarlanarak miting alanı boşalırmış. Bu sefer de öyle olmuş. Ahali, ''Traba si, Samba no '' diye müzikal formatta , samba yaparak alanı terk etmiş.

Castro'nun yaş günü


Fidele 80.yaş gününde 100 yıl yaşayabilen Glapagos kaplumbağası hediye edilir. Fidel geri çevirir.
-- Ben duygusal insanım. Öldüğü vakit ne yaparım sonra?

Marquez ve fidel

Kolombiyada ki bir seminer de Garcia Marquez konuşur.
--Fidel ,çok sevdiğim insanlardan biridir.
Bir dinleyici
-Diktatör diye laf atar. Garcia cevaplar.
--Demokratik olmanın yeğane biçimi seçimler olmamalı.

Ahmet Tarık Tekçe ve yolculuk

  •  Ankara-istanbul arasında ulaşım zor iken acil işi olanlar taksi dolmuş ile seyahat edermiş. anlaşırmış 4 kişi binermiş taksiye. Taksici bir yolcuyu tanımakta ama çıkaramamaktadır.

    -yav hemşerim sizi bir yerden tanıyorum ben.. ikimizin tanıştığından adım gibi eminim..
    -yok birader hatırlayamadım 
    -yok yok.. tanışıyoruz biz.. 
    -hemşerim valla tanışıyoruz biz. 
    -yok yahu tanışmıyoruz. 
    -hemşerim bak; ben ikimizin tanıştığını biliyorum.. sen beni tanıdığına göre küfürbaz olduğumu da biliyorsun demektir. ya nerden tanıştığımızı hemen söylersin, ya da başlıyorum küfretmeye! 
    -aman sövme hemşerim ben ahmet tarık tekçe'yim.. 

TÜRKÇE ÇEVİRİ



Fecri Ebicioglu, Adamo'nun bir şarkısına türkçe sözler yazmaktadır. Juanito müdahale eder.
--yanlış yazdın. "Arkadasimin Askı" degil.orjinali " Arkadasimin karisi "olacaktı der.
Fecri kızar.
--Ha ! Öyle yazalım da bizi oysunlar di mi?

SOSYALİZM İN BAŞARISI!

Sosyalizm uygulaması bazı yerlerde o kadar kötüymüş ki, Polonya’da reel sosyalizm döneminde anlatılan bir fıkrada, bir komünist parti yöneticisi, “Sosyalizm o kadar başarılıdır ki, kabile toplumundan ilkelciliği, Antik Çağ’dan köleciliği, Asya Tipi Üretim Tarzı’ndan despotizmi, feodalizmden lordların üstünlüğünü, kapitalizmden ise sömürüyü almıştır” diyormuş 

Eylemve gazeteci

Eylem izlemeye giderken polis tarafından "soluk soluğa koştukları için şüpheli şahıs" oldukları gerekçesiyle gözaltına alınan DİHA muhabirlerinden Uygar Gültekin komiserle aralarında geçen diyaloğu şöyle aktarıyordu:
"Komiser yanımıza geldi ve 'IMF'ye karşı mısınız?' diye sordu. Biz ne olduğunu anlamaya çalışırken, 'rahat olun, ben de karşıyım. Ama biraz geride kalın

Nurullah Ataç ve yabancı dil

Fransızcayı gerçekten iyi bilen, Türkçe'nin unutulmaz eleştirmeni Nurullah Ataç, kendisine, "meramını anlatacak kadar" Fransızca'nın ne kadar sürede öğrenilebileceğini soranlara,

"Meramına bakar" dermiş

putin

Putin, KGB görevlisi iken çıkarılan bir fıkra.
Dönemin başkanı yardımcısına sorar.
-- Muhalif fıkraları kim topluyor ?
--Putin efendim.
..Ve eklar.
--Fıkracılarla beraber

işgal

Sovyetler , Çekoslovakya'yı işgal eder. Bir kaç saat içinde çekoslovak yetkililer, Sovyetleri davet ettiklerine dair açıklamayapacaklardır. Birleşmiş Milletler güvenlik kurulunda sovyet elçisi o açıklamaya zaman kazandırmak amacıyla uzun bir konuşma yapıp, Amerikan'ın Güney Amerikada ki soykırımını anlatmaktadır.
İngiliz delegesi, usul üzerine söz isteyip elinde Newyork telefon defterini büyük elçiye uzatır.
--Al bunu oku. Daha heyecanlı.
 ( Yalım Alp)

Eczacıbaşı

12 Mart'tan sonra sıkıyönetim komutanı Şakir Eczacıbaşını çağırır.
--Kimi tutuklasak, gözaltına alsak cebinden Sinamatek üyelik kartı çıkıyor. Kapatın sinematek'i.

Diplomatik öğüt

Henry Kissinger, Türk dış işleri bakanına öğüt verir.
--Her sorunu çözemeyebilirsiniz. Ama çözümsüzlüğü karşı tarafa verebilirsiniz.

2 Ekim 2019 Çarşamba

mayın

Amerikalı kadın gazeteci Barbara Walters , Afganistan da eşinin arkasından yürüyen kadina müdahale eder.
--Artık Taliban tehlikesi kalmadı sayılır. Hâlâ niye erkeklerin arkasından yürüyorsunuz?
Kadın, burkasını hafifçe aralayarak konuşur:
--Anti-personel mayınlara önlem olarak...

27 Eylül 2019 Cuma

sayfa güzeli

 8 mart kadınlar günü dolayısıyla ellerinde pankartlarla yürümekte olan bir grup kadın , aynı zamanda bağırmaktadırlar.
 Sloganlardan biri "Üçüncü sayfa güzeli, arka sayfa güzeli olmak istemiyoruz"ken sivil polis olduğu tahmin edilen  birkaç erkek  kendi kendilerine yüksek sesle konuşurlar
: "Birinci sayfaya giremedik diye mi üzülüyorlar ne?, cık cık".

26 Eylül 2019 Perşembe

Asker kaçağı

Askerden kaçmaya çalışan biri deli taklidi yapmaktadır.Gördüğü ve eline aldığı her nesneye '' Bu değil, bu değil '' diyerek tepki göstermektedir. Kaldığı hastahane de heyete çıkarılır. Kendine gösterilen herşeye aynı tepkiyi verir. Doktor çaresizle''  Askerlik yapamaz raporunu ''hazırlar. O ana dek herşeye  '' Bu değil ''diyen adam raporu eline alınca bağırır.  '' İşte bu! İşte bu! ''

Victor Hugo'ya iltifat


Karlı bir kış gecesi,çok sıkışmış vaziyette evimin kapısına dek geldim, ama içeri girecek halim kalmamıştı. Duvarın önünde ihtiyacımı giderecekken ,biri bağırdı.

-‘Seni haddini bilmez, buruşuk o… çocuğu! O işediğin, Sefiller’in yazarı Victor Hugo’nun duvarıdır!’ dedi.

İşte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.”

Eflatun

 12 Mart 1971 askerî müdahalesinden sonra, polis, delil toplamak için girdiği eylemci öğrencilerin evinde Eflatun’un Dev­let'ini görünce demiş ki, "Yahu biz bu gençlerin hedefinde kızıl devlet var bilirdik; meğer eflatun da varmış.
İsmet Özel -Waldo sen neden burda değilsin?

23 Eylül 2019 Pazartesi

A .Arif ve N. Hikmet

 Ahmet Arif'e sorarlar.
--Çok güzel yazıyorsun. Nazım Hikmeti geçmeye mi çalışıyorsun?
Cevap verir.
-- Hidrojen bombası yanında kürt hançeri nedir ki?

16 Eylül 2019 Pazartesi

Joan baez ve anadil

Tansu Çiller dönemi “Ordu Sofya!”ya diye mitingler yapılıyor… Konser öncesi Kuşadası’nda denizdeyiz. Kıyıdan bağrışmalar, bizi çağırıyorlar. Telefonda İçişleri Bakanlığı görevlisi. Bana çevirmenlik düşüyor. Kibar, çok nazik bir beyefendi aynı soruyu soruyor: “Acaba Bayan Baez, bu akşam Efes Konserinde Bulgaristan’daki soydaşlarımız içinde konuşur musunuz?…” 
“Elbet konuşurum” dedi. “Ancak sadece Bulgaristan’daki Türkler değil, Türkiye’deki Kürt vatandaşlar hakkında da konuşmak şartıyla…” 
O çok kibar beyefendi: “Aaa, terbiyesize bak!” deyip küt diye telefonu kapadı.
Zeynep Oral 

Eşhedin getir

Anlatılır ki kırım ve kıyım zamanı, felaket çağıdır... Müslüman, dayamıştır bıçağı Ermeni'nin boğazına! Demektedir ki; "Gâvur söyle!".
Ermeni sormaktadır: "Neyi söyleyeyim!".
Müslüman, ısrarla; "Onu söyle".
Ermeni tekrar ve cevaben; "Sen söyle ki, ben de söyleyeyim."
Mesel, ironiktir!

Bir başka dine ve etnisiteye mensup olanı, kendi dinine getirmek isteyen de, "Kelime-i şahadet"i bilmemektir. (Şehmuz diken Haco eşhedin getir)

aktivist ve polis

İstanbul da IMF karşıtı eylemlerden birinde, polis memuru bilmediği bir dilde slogan atıldığını duyunca bir aktiviste sorar
: "Bu slogan da neyin nesi?".
 Aktivist 
"Bu slogan İngilizce'dir, kapitalizm karşıtıyız anlamına gelir"  Polis , tekrar sorar
  "Niye İngilizce slogan atıyorsunuz?.
"Çünkü IMF ve DB sadece Türkiye'de değil, uyguladıkları politikalar nedeniyle tüm dünyada protesto ediliyor. Biz de İstanbul'daki eylemleri uluslarası bir zemine çevirmek istiyoruz, aramızda uluslararası platformdan pek çok aktivist var" cevabını alan polis:
 "Biz size uluslararası polis getiriyor muyuz da siz bize uluslararası eylemci getiriyorsunuz!

EŞBAŞKAN

 Eşbaşkan tanımı yurdum insanınca yanlış anlaşıldığı durumlar da yaşanmıyor değil. Özellikle bölgedeki yaşlı insanlarımızın eşbaşkanları karı-koca olarak algıladığı durumlarla da karşılaşılıyor. Örneğin bir gün yerelden eşbaşkanlar birlikte yaşlı bir anayı ziyarete giderler. Ana, kadın eşbaşkanın duyacağı bir şekild e ciddi ciddi konuşur
“Keça min, bihostek din ji te direjtir ba ye hin baştir biba (Kızım, senden bir karış daha uzun olsaydı daha iyi olacaktı)” 

10 Eylül 2019 Salı

HEVES

  Hulki Aktunç'un yazdıklarını değerlendiren Salah Birsel yazara sorar.
--Söyle bana Hulki.Dünya öykücülüğünde nasıl bir boşluk gördün de bu işe heves ettin?

12 EYLÜLDE İSLAMIN ŞARTI

   Bir 12 Eylül günlerinde Alevi köyünde ,Askerler köy halkını alana topluyor. Komutan, adamın tekine 'İslam'ın şartı kaç?' diye soruyor. Tabi bu bir Alevi köyü ve çoğu kişi bu sorunun cevabını bilmiyor. 10 diyen adam bir tokat yiyiyor. İlk köylünün sayıyı az söylediği için tokat yediğini düşünen ikinci adam 15 diyor ve o da tokat yiyiyor. Üçüncü adamın yanındaki ilkokul öğrencisi 'Amca 5 de 5' diye tüyo veriyor. Ama adam, Zazaca "Ulan adam 15'i kabul etmiyor sen 5 diyorsun" diyor.   

Kenan evren ve kangal

12 eylül darbe lideri Kenan Evren Sivas'ın Kangal ilçesinde Bir köpek çiftliğinde kendine armagan edilen bir  çift kangal yavrusu için kürsüden kangallılara teşekkür etmektedir.
  'Sevgili Kangallılar, bu köpeklere baktıkça sizi hatırlayacağım.
Şükrü Erbaş

28 Ağustos 2019 Çarşamba

SALİH TOZAN

 Kahvelere Tepebaşı'nda da rastlanır. Bunların en önemlisi "Kanuni Esasi Kıraathanesi"dir. Ama Tepebaşı'ndaki kahvelerin topuna birden "İzmir Kahveleri"  denir...Buralarda nargile de içilir..
   Kanuni Esasi Kıraaathanesi yaşamını 1970'li yıllara kadar sürdürmüştür.. Cahit Irgat Şehir Tiyatrosu'nda çalıştığı sıralar buraya çok gelir. Aktör Salih Tozan da gelir, masalara "Gözüm !, Canım ! Muhterem !" sözcüklerini dağıtır. Salih Tozan büyük oyuncudur ve gönül büyüğü insandır. Çok sürmeyen yaşamı boyunca yirmi dört kez evlenmiştir !.. Ama evliliklerinin çoğu üç ayı geçmez. Son evliliği için nikah memurunun karşısına çıktığı zaman görevli, kafa kağıdı evirmiş çevirmiş sonra da, "Bu, kafa kağıdı değil, kadın listesi ! " demiştir..

şair ve özgürlük

Nisuaz kahvehanesin de, Süavi koçer, masasında ki konsomatrise okuduğu şiiri bitirdikten sonra şöyle seslenir.
--iste güzelim, biz şairler böylesine özgürlüğümüze düskünüz. 
Kadın hak verir.
--doğru valla. Zaten özgürlüğü şairlerle orospular koruyorsa korur

20 Ağustos 2019 Salı

Türk ve Azınlık farkı

 Gazeteci Murat Ceylan, Mıgırdıç Margosyan'a sorar
 -- Magrosyan hocam, siz rum, ermeni ve süryanileri, bilumum müslümanlardan ayıran; en büyük özellik nedir? 
 Usta cevaplar
 - Bizler önce imece usulü yolu yapar, sonra köyü kurarız… Sizler önce köyü kurar, sitttin sene yol yapmazsınız. 

16 Ağustos 2019 Cuma

BUKOWKSİ

"meslek olarak yazarlığı öner misiniz?
"komik olmaya mı çalışıyorsun?" 
"hayır, hayır. ciddiyim. meslek olarak yazarlığı önerir misiniz?"
"yazmak seni seçer, sen yazmayı seçmezsin.''

Bekri Mustafa ve köpek

Bekri Mustafa, kendini ısıran köpeği can havliyle öldürür. Köpeğin sahibi davacı olunca soluğu mahkeme de alırlar.Köpeğin zengin sahibinin bir çok adamı vardır. Her kafadan bir ses çıkar. Bekri Mustafa ahaliye dönerek;
-- Ya sizin işiniz gücünüz yok mu? Köpeğin yakınları kimlerse onlar kalsın.Akrabaları dışındakiler çıkabilir.

siftah

 İKıbrıs ta İngiliz sömürge yönetiminin işsizlik çekilen günlerinde kazandığı ilk parayı saklamak için arkadaşının dükkanına gider. Bir deri cüzdan seçer. Arkadaşına döner:
 - Kaç para?
 - Ene desem ki? 
- At bir onluk. 
 Cebinden çıkardığı parayı masanın üstüne atar.Esnaf,
- Daha siftah yapmadım yere at.
müşteri
 - Bu işsizlik döneminde eldekiler yere atılmaz. Yerdekiler toplanır. 

fransa ihtilali

Rejisör Adolf L' Arrange, zaten sinirli bir kişi idi. Paris'te Sardous'nun "Madarne Sans Gene" oyununun provalarını yönetiyordu. Kulis arkasından biçimsiz gürültüler gelince bağırdı: "Ben reji yönetirken, gürültü yapılmasını yasaklıyorum. Nedir bu kepazelik? Sahne amiri açıkladı: "Fransa İhtilali.

gazeteci eserleri

Cenovalı bir mürettip ailesiyle birlikte opera seyretmek istemişti. Operaya parasız girebilmek için Gondolin'in aracılığını rica etti Gazeteci, başlama zamanı kapıda bekleyecek ve onları içeri alacaktı. Gerçekten mürettip bütün ailesi ile birlikte geldi. Önce kapıdan baba girdi. Gazeteci kontrolöre takdim etti. "Basın mensubu ... " Arkadan boy boy çocukları birbiri ardından içeri girerken : "Bunlar da basılan eserleri," dedi. 

ACELECİLİK

   Zengin bir  evin hanımı, zenci kölesinin eline bir lengerle kürek vererek kömür alması için fırına gönderir. Yolda zenci kölenin karşısına bir kervan çıkar. Kervanın kendi yurdu olan Mısır'dan geldiğini anlayınca, peşine takılır. Kervandır bu, epeyi dönüp dolaştıktan sonra yolu gene İstanbul'a düşer. Ve aylardan gene Ramazan'dır. Kervan, mahallesinden geçerken, zenci kölenin gözü vaktiyle köşeye bıraktığı kürekle lengere takılır. Onları hızla alıp fırına yönelir. Nar gibi kömürleri doldurup koşa koşa eve yönelirken, ayağı takılıp yere yuvarlanır. Başını yukarıya çevirdiğinde bir hayli insanın kendisine hayretle baktıklarını görünce de:
 -Allah bu acelenin belasını versin der

24 Temmuz 2019 Çarşamba

3. DÜNYA TEORİSİ

80 öncesi ,Köyde 3. dünya teorisini tartışmakta olan gençlere kulak veren yaşlı amca işin içinden çıkamaz. Sorar:
-- Yav çocuklar Bu dünyayı bilirim. Bir de öte dünya var Onu da bilirim. Ama bu 3.cü dünya nedir, neresidir bir deyin bakalım. EVRİM ALATAŞ

18 Haziran 2019 Salı

YAHUDİLER GİREMEZ


Berlinli şair-yazar Heinrich Wassermann Nazilerden güç bela kaçarak, eşi ile birlikte kapıyı İstanbul'a atmıştır. 
Orada aylar boyu hiç iş bulamaz ve sonunda, elinde kalan birkaç kuruşu sermaye yapıp, ailece hiç bilmedikleri, ancak tek geçer akçe olarak gördüğü "yemek" işine girişip Galata'da bir restoran açmaya karar verir. Kapıya ise "Yahudiler giremez!" levhasını asarlar. Bunun gelip-geçenlerce görülüp Yahudi Cemaat Başkanlığı'na bildirilmesi tabii ki gün meselesidir! 
Cemaatin kelli-felli bir heyeti hemen Wassermann'ın ziyaret edip: 
"Bu ne biçim bir davranıştır?! Sen değil miydin, her köşesi Yahudi düşmanlığı kokan Berlin'den kıl payı kurtulan?"
Wassermann'ın kısa yanıtı ise: "Karımın pişirdiği yemekleri hiç tattınız mı?" 

17 Haziran 2019 Pazartesi

Sarhoş Baki

Bâki için içki içmemeye and içti diye bir söylenti yayılır. 
Bu söylentiyi duyan şair şu beyiti yazar: 
Bâki mey içmemeye andiçdi demişler 
Divane midir bâde dururken içe and

YAŞAR KEMAL KÜRTLÜĞÜ


Sanat tarihini yeni bitirmiş genç bir kız olan Özay Erkılıç trende Yaşar Kemal'e karşılaşır. Yaşar Kemal'in Kürt olduğunu duyunca Özay Erkılıç'ın ağzından yanlışlıkla bir "estağfurullah" çıkar. Yaşar Kemal çok kızar, "Sen Türksün diye ben estağfurullah diyor muyum?" der. Doğaldır ki Özay hanım utancından yerin dibine geçer...

Ece Ayhan / Müştemilat / Kitap-lık

ESER

Ercüment Ekrem Talû'nun yeni bir oyunu sahnelenirken, babası Recaizade Ekrem de salondaydı. Perde arasında seyircilerden biri locaların arasında gezinen üstadın yanına gitti ve,
- Beyefendi bu oyun sizin eserinniz mi? diye sordu.
Üstad Ekrem gülümsedi.
-Hayır. Yazarı benim eserim... 



Gülümseyen Anlar Edebiyat Dünyasından Fıkralar
Derleyen: Enver Ercan

Alexandre Dumas


'Kamelyalı Kadın'ın sahneleneceği gece oyunun başrolünü oynayacak Matmazel Doche, kendini ağırdan satmaya çalıştı:
- Şu kokotu canlandırmak için nasıl bir elbise giysem acaba...
Alexandre Dumas, şöyle bir baktı kadına:
-Her gün giydiğiniz elbiseleri, matmazel... Enver Ercan -Gülümseyen anılar-

harami



Ahmet Rasim'in gazetedeki günlük yazılarında sık sık dönemin bakanlarından Hasan Râmi'nin adı geçiyordu; ama hep "H. Râmi" olarak!
Nedenini merak eden bir arkadaşına şu yanıtı verdi yazar;
- A efendim on parası yokken iki yıldaKârun kadar zengin olan birine de harami diyemeyeceksek, kime diyeceğiz... (Enver Ercan)

Erol toy ve söylev




  Yazko (Yazar ve Çevirmenler Kooperatifi) genel kurulunda, Erol Toy, sansür üzerine uzunca bir konuşma yapmakta ve  '' Ben bir romancı olarak '' diye başladığı sözü uzattıkça uzatmaktadır.
Can Yücel, son kez dışarı çıkıp tekrar içeri girdiğinde Erol Toy'un hala konuşmakta olduğunu fark etmiş. Toy, yine , bir paragraf açmış konuşmasına:


"Ben bir romancı olarak..."


Can Yücel bu kez arkalardan davudi sesiyle gürlemiş:


"Erol! Erol! Sen keşke kısa öykücü olsaydın!"

Bernard Shaw tavsiyesi

Shaw'a âşık olan ve İtiraflar adında bir kitap yayımlayan Erica Cotterill'e,Shaw tavsiyesi:

Evlenip çocuk yapmaya bakın: Ancak o zaman, yaşamdan alabileceklerinizi, sanat yapıtlarından almayı beklemezsiniz.

13 Haziran 2019 Perşembe

şehadet


Bir mecliste herkes soyundan sopundan bahsederken Avşar Ahmet dayanamamış: -Bana bakın emmiler! Benim dedem Çanakkale’de öldü, onun gardaşı Arıburnu’nda ölmüş. Dedemin babası Cihan Harbinde Hicaz’da ölmüş. Bunlar uzaktakiler. Yakından haber ver derseniz, abiyim de Kurt Kulağı’nda Çerkez’den at çalarken şehit olmuş

Çerkes itibarı

Ömründe hiç camiye giderek, cemaatle birlikte namaz kılmayan bir Çerkes büyüğü 'Cemaatle acaba nasıl kılınıyor' diyerek caminin yolunu tutmuş.Çerkes büyüğü tam camiden içeri girerken, cemaatte namazı kılmak için ayağa kalkınca Çerkes büyüğü patlatmış bombayı; Allah aşkına rahatsız olmayın 

çhurcill ve sosyalizm

.WİLYIM ÇÖRÇİL meclis tuvaletinde ingiliz komünist partisi başkanın yanındaki pisuvara geçer.İdararını yapan ÇÖRÇİL bir ara organını eliyle saklamaya çalışınca komünist parti başkanı
-Biz komünistler cinselliğe sizin gibi yoz yaklaşmayız 
deyince ÇÖRÇİL döner ve komünist başkana:
-Ondan değil.Sizin partinin tüzüğünde ÜRETİM ARAÇLARINA EL KONULACAK ibaresi varya o geldi birden aklıma der..

Şair Eşref'in kaymakamlığı

Şair Eşref kaymakamlık yaparken,İstanbul'a telgraf çeker.
eşkiya kasabayı bastı tez elden asayişin sağlanması için yardım” Buna mukabil gelen cevap devamlı aynıdır
“İdare-i maslahat ediniz”(hal yolunu kendiniz bulun yada idare edin)
En sonunda eşkiya kaymakamlığı basar bir fırsatını bulan Eşref malum talebi sadrazama iletir. Tabiki gelen cevap aynıdır ” idare_i maslahat ediniz.
Bizimkinin cevabı ise sadrazama şu olur:
“Aman efendim idare elden gitti maslahat ise elimizde kaldı” 

12 Haziran 2019 Çarşamba

NÜZHET VE KULP


18. yüzyıl şairlerinden Nüzhet'in adı deliye çıkmıştı İs­tanbul'da. Şair Sivas'tan geçerken uğradığı bir kahvehanede kendine kulpu kırık bir fincanla kahve getirildi. Kahveden çıkarken kahveciye dönüp fincanı gösterdi şair: 
- Bunu İstanbul'a gönder... Kahveci şaşırdı: 
- İstanbul'a götürüp de ne olacak? 
- Orada her şeye bir kulp takarlar. Merak etme buna da bir kulp takan bulunur. 

LORD BYRON

Lord Byron'ı bir olaydan dolayı karakola götürdüler. Komiserin sorularına karşılık vermek istemeyen Byron,
- Bir şey bilmiyorum, ben şairim, dedi.
Komiser kızdı tabii:
- Şairseniz bana ne? Benim bir şair tanıdığım var, ahlaksızın tekidir.
Bu kez kızan Byron oldu:
- Olabilir, benim de tanıdığım bir komiser var ki serserinin tekidir.

saat ayarı

Şair Salih Zeki, bir gün Ahmet Haşim'e, 
- Saatimi ayar ettireceğim. Bana yirrni lira verir misin? dedi.
Ahmet Haşim şaşırdı:
- Bir saati ayar ettirrnek için 20 lira biraz fazla değil mi?
Salih Zeki, aynı ciddiyetle sürdürdü konuşmasını;
- Hakkın var azizim, ama önce saati rehinden kurtarmak lazım!.
 ENVER ERCAN

Bektaşi ve namaz


İkinci Abdülhamid son devirlerinde Edirne valiliğe ve kumandanlığında bulunan Müşir Arif Paşa Ramazan'da vilayet ve ordu erkanına çok zengin bir iftar düzenlerdi. Yine böyle bir Ramazan akşamı iftar edildikten sonra Paşa davetlilere: -Hadi efendiler, dedi namaz kılalım. Davetliler arasında bulunan Bektaşi canlardan biri ceketinin cebinden iftar davetiyesini çıkarıp baktıktan ve tekrar cebine soktuktan sonra Paşa'ya sokuldu: -Velinimetim, dedi, davetiyede yalnız iftar yazılı; namaza dair bir kayıt yok!

tahsin nahit ve kurşun

İttihatçılar Ahmet Samim'i vurdurunca İttihat ve Terakki'den istifalar başlamıştı. Şair Tahsin Nahit de istifa edenler arasındaydı. Sordular:
- Tahsin sen niye istifa ettin?
- Monşer, nasıl istifa etmeyeyim? Zekaya kurşun sıkıyorlar...
Ahmet Haşim birden lafa karıştı:
- Sana ne öyleyse...

ferhan şensoy küfürü

 bir gazeteci kiz röportajında Ferhan Şensoy'a sorar:

-siz biraz kufurlu konu$uyorsunuz. bir sebebi var mi?
-biz karadenizliyiz, bizde kufur virgul yerine kullanilir!

sofokles'in özgürlüğü


Doksan yaşına varan Sofokles'e kadınlar, aşk, bedensel hazlar filan bittiği için üzülüp üzülmediğini sormuşlar. "Ne üzülmesi!" demiş Sofokles. "Zalim bir efendinin elinden kurtulup sonunda özgürlüğüne kavuşan bir köle kadar mutlu hissediyorum kendim

uvertür sanatçı

Öteki, Güner Sümer'in anısı beni hem güldürüyor, hem duygulandırıyor:
AST'ı İzmir'e, turneye götürmüş Güner'ler. Oyunun başlamasından bir gün önce dekoru kurmuşlar, sahneyi ertesi akşama hazırlamışlar. İşleri gecenin geç vaktinde bitmiş. "Hadi, bir pavyona gidip birer kadeh içelim, yorgunluğumuzu atalım," demişler.
Gitmişler bir pavyona. İçkilerini içiyor, oyunu konuşuyorlarmış. Çevreyle pek ilgilendikleri yokmuş. Yalnız bir şarkıcı kız dikkatlerini çekmiş. Hani, 'uvertür' diyorlar ya, onlardan. Kapıda adı en altta, küçücük harflerle yazılı, sevimli, garsonların bile horladığı 'mazlum' bir kız. Bir yanda kendi halinde oturuyormuş.
Ertesi akşam oyun başlamış. Dünya kadar çiçek gönderilmiş tiyatroya. "Ne yapacağız bu çiçekleri?" demişler. Akıllarına bir şey gelmiş. Bir kamyon çiçeği pavyona, o kıza göndermişler.
İki gün geçmiş aradan. Oyundan sonra yine o pavyona gitmişler. Bir de bakmışlar ki, kızın adı, kapının üstünde en tepeye yerleştirilmiş, şıkır şıkır ışıklarla yazılmış! AST'ın çiçekleri, 'uvertür'ü bir gecede yıldız yapmış!

10 Haziran 2019 Pazartesi

oruc yeme

Nasreddin Hoca ya
Filan kişi orucu yedi demişler. Hoca da
--Vay bir kişi dahi olayıdı , namazı da yiye idi  demiş.

Pertev naili ve töreler

...''Toplumun töreleri,edep kuralları Türk yayıncılarının,derlemecilerinin vaz geçilmez hastalığıdır.
Nasreddin Hoca'nın sabah namazı rekatlarını niye çoğalttın sorusuna   ''Tanrı'yı borçlu edeyim'' diye verdiği karşılığa  derleyici --Estağfurullah -- açıklamasını eklemiş. bir okuyucu da o satırı karalamış.  Berlin St 422  ''

ishal isyanı

Bir akşam koğuştaki tüm tutuklular yedikleri yemeklerden dolayı ishal oldular. Tutuklunun biri dayanamadı ve mazgal kapısından  İshal var diye bağırmaya başladı. Nöbetçi asker,bunu ''isyan var'' diye anladı. Olay büyüdü. Biz de ishal olayını,kötü koşulların düzeltilmesi için fırsat bildik. Görüşe falan çıkmadık. Görüş penceresinden bir arkadaşımız ise annesi ile konuşuyordu.
--Oğul n'oldu? Niye görüşe çıkmıyorsunuz?
--Ana bize kötü davranıyorlar.Anamıza,bacımıza ,karımıza küfür ediyorlar.
--Etsinler oğlum,bir şey olmaz.O sövdükleri bize değmiyor.Çıkın da görüşelim.
            Recep Memişoğlu --Kivamıni Tutturamaduk

Ümit Yaşar Oğuzcan ve Doğan Nadi

Baki Süha Edipoğlu,Turgut Gürsel,Orhan Boran ,Doğan Nadi sohbet etmekteyken Ümit Yaşar Oğuzcan gelir. Doğan Nadi'ye hitaben şiir söyler:
  Aynı dalda yeşermiş işte laleyle soğan,
  Biri gerçekten Nadir,biri nasılsa Doğan.
Doğan Nadi,beyiti sevmedi.
--Bana bak şair,yazacaksan adam gibi bir şeyler yaz,adice olmasın dedi,
İyi ya, bunu dörtlük haline getirelim o zaman dedi Ümit yaşar.
  Bana hiciv yaz diyor,ama adi olmasın
  İçinde herkes olsun ama Doğan Nadi olmasın.
  Oysa onsuz bir hiciv asla gelmiyor akla,
  Tanrı bir hiciv yazmış,Doğan'ı yaratmakla

Münir Hayri Egeli

''  ..O ara Yıldırım Beyazıt adlı tarihi film çekiyoruz.Ben tahttayım.Korkusuz şövalye Jean da karşımda diz çökmüş elimi öpmek üzere..Sette bir bağrışma oldu.
--Para dağıtılıyor, para dağıtılıyor.
Artistlerden biri bağırdı
--3 haftadır veresiye yemek yiyen artistleri de unutmayın
Ortalık karıştı. Münir Hayri Egeli rahmetli,gözlüğünü üst cebine koydu,
--Köfteci hesaplarının sahne bosduğu sanat dünyasında tarihi filimler çekilmez dedi ve çıktı.

Orhan Boran ve sinema

Mücap Ofluoğlu ile Taksim'e doğru ilerliyoruz.İkimizin de işi var ama,düzenli ödemelerimiz yapılmıyor.Ağa cami önünde Münir Hayri Egeli karşımıza çıktı.
--Orhancığım tam aradığım adamsın dedi.
2 Filmlik anlaşmaya ne dersin?
 Daha bir şey söyleyemeden,bizi yakınlarda ki yazıhanesine götürdü.
--Tam sana göre rol kardeşim.Yetimhanede doğuyorsun.Annen seni oraya bırakmış.Baban belli değil.Sen ünlü bir operatör oluyorsun,tanımadığın bir kadını kurtarıyorsun.O kadın annen ! Ücret 1500 lira, 500 de avans...
Mücap, bir bana baktı,bir Münir bey'e.
--Bu filmde başka piç rolü var mı? Ben de oynayayım dedi.

25 Mayıs 2019 Cumartesi

Fazıl Hüsnü Dağlarca içkisi

  Fazıl Hüsnü Dağlarca, haftanın 7 günü 7 ayrı meyhaneye gidermiş. Neden sürekli bir meyhaneye gitmiyorsun diye sorduklarında;
-- Her gün bir meyhaneye gittiğimde '' ne güzel! tonton bir yaşlı gelmiş edebiyle içiyor.''derler. Oysa her gece aynı meyhaneye gitsem '' Yaşına başına bakmadan her gece ziftleniyor '' derler. Ne tontonluk kalır, ne bir şey.

Atatürk ve Ahmet Rasim

'Yıl 1927… Ankara, Anafartalar Cadde’sinde İsmail Müştak, Ahmet Rasim’i görür
- Aman efendim, demek buralardasınız. Nasılsınız, bir emriniz var mı?
Yaşamının son yıllarında işsiz ve sıkıntıda olan Ahmet Rasim;
- Fırınlarda ekmeklerin dört köşe değil de yuvarlak yapılması yüzünden buralara kadar geldim işte... der.
Bu sözlerden İsmail Müştak'ın bir anlam çıkaramadığını sezince de sürdürür konuşmasını:
- Fırından bir erkek alayım dedim, elimden düşüp yuvarlanmaya başladı. Ben de yetişmek için ta buralara kadar koştum peşinden. Şaşkın şaşkın onu arıyorum şimdi.
İsmail Müştak bu olayı o gece Çankaya'da Atatürk'e anlatınca, 
- Yarım yüzyıl Türk kültürüne hizmet eden bir yoksul zat, sana Ankara'da ekmek aradığını söylediği halde neden hangi otelde kaldığını sormadın, neden yardım etmedin, der Atatürk.
O gece Atatürk'ün emriyle bütün oteller aranır ve Çankaya'dan gelen araba Ahmet Rasim'i köşke götürür. Atatürk karşılar Rasim Bey'i ve sofrada yanına oturtur. Bir ara ona, 
- Boş bulunan İstanbul milletvekilliğini lütfen kabul eder misiniz? diye sorar.
Ahmet Rasim'in ise ağzından şu sözcükler dökülür: -Şimdi anladım, ekmek gerçekten aslanın ağzındaymış

15 Mayıs 2019 Çarşamba

Bandırma da tiyatro

Robert Kolej de tiyatro grubu kurduk.Başımızda da bir İngiliz hocamız vardı: Hillary Sumner-Boyd. 


 Kızılay Bandırma Şubesinden davet aldık. O sıralarda Anadolu’da turne yapan tiyatro pek yok. Hele Bandırma’ya neredeyse hiç tiyatro gitmemiş. Büyük bir ilgi ile karşılandık. Bizi yemeğe aldılar. Kaymakam, konuşmaya başladı:

“Sayın konuklarımız” dedi. Hillary Sumner-Boyd’u gösterdi. “Aramızda bir İngiliz bulunduğu için hoş geldiniz konuşmamı Fransızca yapacağım.”

Kadehini kaldırarak devam etti:

“Je suis trés content de votre visite a Bandırma...”                  Ülkü tamer

14 Mayıs 2019 Salı

Altan Erbulak

Yanında çok genç ve güzel bir kadınla Altan Erbulak'ın sahne aldığı gazino da eğlenmeye gelen sarhoş ve yaşlıca bir adam sürekli etrafa sataşmak ta, sahneyi sabote etmekedir. Bir ara Altan Erbuk'a sataşıp,
-- Altan bey, kuş uçuyor mu kuş?
diye bağırır.
Altan Erbulak , adamın yanında ki genç ve güzel kadına baka baka adamı yanıtlar,
--Sen kafesin kapağını aç da , bak nasıl uçuyor

Annesi ve İsmet Ay

Yeni Evli çiftleri  '' bir yastıkta kocayın '' diyerek uğurlayan İsmet Ay'ı annesi uyarır:
--Marifet bir yastık ta kocamak değil, marifet farklı yastıklarda aynı rüyayı görmektir.

İsmet Ay ve annesi

Tiyatro sanatçısı İsmet Ay , annesi ile konuşmaktadır:
-- Anneciğim,hep eski hatıralarını anlatıyorsun. Biraz da bugünlerden söz etsen olmaz mı?
 Annesi şöyle bir bakar ve,
--Benim akılsız oğlum. Hatıralar yaşlı beyinlerin bastonudur .
demiş.