19 Ekim 2024 Cumartesi
ÇAKMAK
"Köyün birine eski zamanda bir `çakmak` getirmişler. Çakmak o kadar değerli ki, sağı-solu yakmaması, yanlış işlerde kullanılmaması için güvenilir birine ,muhtar'a teslim etmişler. Muhtar çakmağı alınca, ateşin sahibi olarak giderek saygınlığı artmış, Saygı arttıkça Muhtar`ın kibri de büyümüş.Etrafında daha çok saygı, daha çok korku beklemeye başlamış. Ateşi kendine verenin köylüleri olduğunu unutmuş. Dalkavuklarında tahrikleri ile ateşi baskı ve korkutmak için kullanmaya başlamış, kiminin evini, kiminin tarlasını yakmış.Tarlalar sürülemez, evler yaşanamaz hale gelmiş. Muhtarın baskısından köylüler yavaş yavaş köyden ayrılmaya başlamış..Muhtarın köylülerinden biri çevre köylerden birine gitmiş.
:-Sizde çakmak yok mu? diye sormuş.Köylüler "var" demişler.
-Pekiyi sizin köy böyle nasıl gelişti, bağınız bahçeniz yanmadan nasıl böyle kaldı? Bizim köyde her şey tarumar oldu.Köylüler; "yoksa siz çakmağı bir kişiye mi verdiniz?"
-Evet, Muhtar`a verdik.
"Eyvah!.. Büyük yanlış yapmışsınız, hiç çakmak bir kişiye verilir mi? Hayır, biz öyle yapmadık, biz çakmağı bir kişiye verdik, çakmak taşını başka bir kişiye, benzinini başkasına verdik. Ateş yakmak için üçünün bir araya gelmesi gerekiyor. Biri yanlış bir şey yapmaya kalksa, ötekiler izin vermiyor.
"-Desenize biz hepsini bir kişiye vermekle KENDİ KENDİMİZİ YAKMIŞIZ..." TURGUT ÇAMER
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder