26 Ocak 2024 Cuma
KUŞATMA DA YAŞAMAK
“Saraybosna kuşatma altındayken kabareler patladı. Sırplar şehri kuşatmış, elektrik ve gaz sürekli kesiliyordu. Bosnalılar durumdan mizah çıkarıyorlardı. Çok garip bir şaka vardı: “Auschwitz ile Saraybosna arasındaki fark nedir? Auschwitz’te en azından gaz hiç kesilmiyordu..” Bu kadar umutsuz bir durumda bile kurbanı oynamadılar. Kadınlar açlıktan ölmek üzereyken bile sokağa çıkarken ruj sürdü. Bu yüzden gelip de onlara gıda yardımı yapan insani yardımcılardan nefret ettim. Birleşmiş Milletler sadece havaalanını kontrol altına aldı. Karadzic “Bir tabur ile kuşatmayı yaracak serbest koridor açabilirlerdi” dedi. Batı bunu neden yapmadı? “Ah, zavallı Bosna, keskin nişancılar herkesi öldürüyor” dedikçe sapıkça bir zevk alıyorlardı. Belki bilirsin. O zamanlar Berkeley’de Alfred Hitchcock ile ilgili bir konferansa katıldım. Amerikalı bir ahmak bana saldırdı: “Ülken bu durumdayken sen nasıl Hitchkock filmleri gibi fuzuli bir konuda konferansa gelirsin” dedi. Patladım: “Yok ya! Yani sen Hitchcock ile ilgili konuşabilirsin ama biz kurban gibi davranmalıyız öyle mi! Neden sen Yugoslavya’daki acıları anlatmıyorsun ve ben Hitchcock ile ilgilenmiyorum?” Tabii, o ülkem Slovenya’da bir çatışma olmadığının farkında değildi. Onlar için hepsi aynı. O yüzden asla unutmamalıyız: Evet, köktencilikle mücadele etmeliyiz ama esas sorun hakim liberal ideolojidir. Tıkandık. Bir şey yapmazsak ortaya çıkacak toplum hiçbirimiz için iyi olmayacak. Çıldırmış bir toplum olacak.” SLOVAK ZİZEK
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder