4 Temmuz 2020 Cumartesi

kürt memet

“Muhafız Alayı erlerinden ikisi Çankaya köşkünün bahçesinde güreşe tutuşmuş, diğer erler de onları seyrediyordu. Otomobillerin sesi, erlerin hemen kaçışmasına sebep olmuştu. Atatürk köşke geliyordu. Büyük Ata otomobilini durdurdu ve bir el işaretiyle kaçışan erleri yanına çağırdı. Bilhassa gömleğini, fanilasını giymeye vakit bulamayan pehlivan erlerden biri fazla heyecanlıydı. Ata’nın yanına korka korka yanaştı. ‘Ne yapıyorsunuz burada?’ Ata’nın sualine bir onbaşı cevap vermişti: ‘Güreşiyorduk Paşam!’ Ata memnun olmuştu, çünkü güreşi pek severdi. ‘Peki, dedi, devam edin öyleyse!’ Erler çekingenlik gösterince, Atatürk ısrar etti: ‘Güreşin güreşin, dedi, ben de seyredeceğim. Yalnız önce kimin başpehlivan olduğunu öğreneyim.’ Ata’nın yanına gelen yarı soyunuk, çok heyecanlı olanı bir adım öne çıktı: ‘Benim Efendim’. ‘Adın ne senin?’ ‘Kürt Memet’. ‘Kürt’ sözünü duyan Atatürk kaşlarını çatmıştı, fakat bir an sonra tekrar mütebessim bir çehre ile pehlivana mukabelede bulunmuşlardı: ‘Kurt gibi kuvvetli olduğun için mi sana Kurt Memet diyorlar?’ ‘Kürt Memet’ köylüydü, okumamıştı ama Ata’nın kasdetmek istediğini hemen kavradı: ‘Evet Paşam, dedi, benim adım Kurt Memettir. Yanlış söyledim demin.” ( Hikmet Tanyu Atatürk ve Türk milliyetçiliği)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder