20 Temmuz 2020 Pazartesi

SPİKER ŞAİRLER

Özdemir Asaf, birahanede o yıllarda “Cumhuriyet” gazetesinde çalışan gazeteci Özer Öztep ile oturmaktadır.
Bira faslı başlar.
Gecenin bir vaktinde başlarının üstündeki radyodan (O zamanlar televizyonlar nerde?) bir haber duyarlar.
Haberde İstanbul radyosuna erkek spiker alınacağı bildirilmektedir.
İki şair ve bir gazeteci o an spiker olmak için açılan sınava girmeyi kararlaştırırlar.
Ertesi gün saat 10.00’da dilekçeleriyle Elmadağ’daki Radyoevi’nin önünde buluşmak için sözleşirler.
Fakat üçü de kekemedir.
Özdemir Asaf, (R) harfini söyleyemez.
Örneğin “yavrum” derken “yavyum” demektedir.
(Özdemir Asaf’ın konuşmasıyla ilgili bir anekdotu da yazının düzenini bozmadan buraya sıkıştıralım.
Nüfus sayımı yapılmaktadır.
İlgili memurlar Özdemir Asaf’ların evine gelir.
Asaf’a soyadını sorduklarında, (asıl soyadı Arun’dur) ikinci eşi Yıldız Moran’a dönecek, “Hanım benim soyadım nedir?” diyecektir.)
Üç ahbap sabah Radyoevi önünde buluşurlar.
27 Mayıs olmuştur ve Radyoevi’nde askeri komutanlık vardır.
Komutanı görmek isterler.
Kapıdaki astsubay bunların yanına bir asker vererek komutana gönderecektir.
Komutan da Radyoevi Müdürü Salih Bey’e havale eder.
Salih Bey’in yanına giderler.
Salih Bey dilekçelerini okuyunca bir şey demez ve kalkar odasından çıkar.
Biraz sonra odaya, o tarihte Radyoevi müdür yardımcısı olan şair Baki Süha Ediboğlu girecektir.
Üçünü de yakından tanımaktadır.
Başlar kahkahayla gülmeye.
“Yahu arkadaşlar” diyecektir, “siz bir kere üçünüz de kekemesiniz. Nasıl olacak bu iş? Spikerlik sınavına nasıl gireceksiniz?”
Ümit Yaşar hemen sözü alır:
“Baki Bey, radyodaki ilanınızda yayımlanan şartlar içinde kekeme olanlar sınava giremez diye bir kayıt yok.”
Sonraları sınav işi sorulduğunda üçü de “Askeri idarede adamımız yoktu, o nedenle bizi kabul etmediler” diyecektir.REFİK DURBAŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder